
Adam bulmanın ve adam seçmenin çok zor olduğu bir dönemde, dünyanın en güzel yerine konumlandırılmış bir ülkede, gazetelerin ilan sayfalarında boy boy, çarşaf çarşaf bir ilan verilmiş, “adam seçmeyi bilen ve seçtiği adamda yanılmayan uzman aranmaktadır.” yazısıyla. Bu ilanı verenler umumiyetle siyasi parti genel merkezleridir, en büyük ilanları, en güçlü ve en çok oy almayı hedefleyen siyasi parti liderleri verdirmektedir. İlan bir iş için eleman ihtiyacına yönelik olduğundan dolayı, genç ve işsiz nüfusu kalabalık ülkede bu ilana karşılık; lise mezunlarından tutun, üniversite mezunları, yükseklisanslı, doktoralı, nice yetenekli ve hünerli birçok gencin müracaatı olmuştur. Bu kadar müracaat olunca, parti genel merkezinde ki yöneticiler sınav ve mülakat ile işin ehlini bulmaya ve işi ona vermeye karar vermiştir. Yapılan sınavlar esasen bir formalitedir. İşin aslı mülakatta ortayaçıkmaktadır. Bunca emek sonrası belirli aşamalardan başarıyla geçen adaylar arasında biri çok belirgin bir şekilde öne çıkmıştır. İşi almak için mülakatta ki söylemleri çok iddialıdır. Bu adayın tavırları, mülakat ekibinin de dikkatini çekmiştir. Bu aday “bu işi herkesten daha iyi yaparım, sizin ve genel başkanınız için seçtiğim insanda yanılmam, çünkü ben her siyasi, parti liderinin istediği adam profilini çok iyi belirler, titizlikle bir seçim yaparım. Ben seçim yaparken klasik yöntemler kullanmam (tahsil, yetenek, özgeçmiş, referans vs), ayrıca seçme işlemini bilimsel yöntemlerle yapar ve bu iş kullanılabileceğini düşündüğüm, bilimsel sonuçlar elde etmeye yarayan bir aletimde var” der ve sözlerine şu cümleleri ekler; “beni işe alın, bu işteki hünerimi görün, seçtiğim insanları deneyin, şayet beğenmezseniz bana ödediğiniz ücretleri faiziyle size iade ederim.” Bu iddialı konuşma neticesinde sınav komisyonunda ve mülakat heyetinde bir merak uyanmıştır. İlgili heyetler bu iddialı adam seçme uzmanının mutlaka denenmesi gerektiğini düşünürler.
Adam seçme uzmanı, küresel yalanların bilimsel nitelik kazandığı dönemde; tarzı, tavrı ve özgüveni sayesinde işi kapmış, çalışmaya başlamıştır.
İlk önce adam seçme uzmanına, deneme amaçlı olarak siyasi partinin yeni açılan binasında çalıştırılacak yardımcı hizmet sınıfında olan elemanlar seçtirilecekti. Şayet parti yönetimi bu elemanlardan memnun kalırsa uzman ilk sınavından başarıyla geçmiş olacaktı.
Adam seçme uzmanımıza giriş katta, düz ayak yerde, diğerlerinin ki kadar şatafatlı olmasa da oldukça konforlu bir oda tahsis ettiler ve parti genel merkezinde çalışmak için yandaşlar tarafından referansla gönderiler elemanların seçim işleminin yapması talimatını verdiler. Adam seçme uzmanımız sabah erkenden geldi odasına geçti penceren iş için müracaat eden insanların dışarıdaki, (kendince sefil gördüğü) hallerine biz zafer kazanmış komutanın düşmen esirlerine bakma edasıyla göz gezdirdi. Masasına oturdu, çantasından adam seçmede kullanacağını söylediği bilimsel ölçüm aletini çıkardı, zaten temiz olan aleti özenle silerek masanın üstüne yerleştirdi. İş müracaatı için gelenleri sıradan almaya başladı.İşini yapmada ve aletini kullanmada oldukça mahirgörünüyordu. Her aday için, kullandığı aletle ölçümler yapıp notlar alıyordu. Gerekli çalışmalarını tamamlayıp seçme işlemini bitirdikten sonra, seçtiği elemanlar ile çok kısa süreli bir görüşme yaparak, onlara alındıkları işte devamlılığın ve yükselmenin sağlanabilmesi için 21.yüzyılın yöntemini sır olarak verdi.
Adam seçme uzmanı tarafından işe alınalar, parti genel merkezinde kısa süreliğine oryantasyon eğitimine alındılar, ders veren parti yöneticileri, bir yandan eğitim ile uğraşırken bir yandan da seçilenler üzerinde değerlendirme yapıyordu. Hepsinde oluşan ortak kanaat, seçilen insanların parti genel merkezinde çalışabilecek en mükemmel insanlar olduğu idi.
Adam seçme uzmanının seçtiği elemanların, oryantasyon eğitimi sonrası kabiliyetlerine göre görev yerleri belirlendi ve hepsi ilgili birimlerde çalışmaya başladılar. İlerleyen günlerde parti merkezi gelip gidenlerle dolup taşmaya başladı. Gelenler çoğaldıkça ve günler geçtikçe, çalışan seçilmişlerin hepsinin çok iyi olduğu gözlemlendi. Bu kişilerden, gelen ziyaretçiler ve parti yöneticileri son derece memnundu. Hepsi çalışanlarınne kadar isabetli seçilmiş olduğunu konuşuyordu. Seçim işleminin, adam seçme uzmanına verilmesinin çok doğru bir karar olduğu ve seçilenlerin çok iyi çıkmasından dolayı adam seçme uzmanının üstün seçme yeteneğini herkes konuşur olmuştu. Bu konuşulanlar sonunda genel başkanın kulağına kadar gitti. Genel başkan, parti idari işler sorumlularını çağırarak konuşulanlar hakkında ayrıntılı bilgi aldı. Genel başkan anlatılanlardan çok etkilenmişti. Yetkililer odadan çıkınca, adam seçme uzmanından kendisinin de üst düzeyde yararlanması gerektiğini düşündü, aklına bir fikir geldi, partide bazı yöneticileri değiştirmek istiyordu. Bu değiştirmek isteği kişilerin yerine getireceği adamları bu uzmana seçtirebilirdi. Böylelikle hem adam seçme uzmanını kendisi test etmiş olur, hem de adam seçmede hünerini herkese ispatlamış birinin seçtiği adamlara kimse itiraz edemezdi. Şayet adam seçme uzmanı bu görevde başarılı olursa önümüzdeki milletvekili seçimlerinde vekil adaylarını da bu uzmana seçtirebilirdi. Hatta seçimi kazanırsa bakanları bile bu uzmandan yardım alarak belirlemek çok yerinde bir karar olurdu. Neden olmasın? Diyerek adam seçme uzmanıyla görüşmek istediğini belirtti.
Adam seçme uzmanı ile birebir bir görüşme yaparak düşüncelerini ona anlattı. Adam seçme uzmanımız genel başkanın dikkatini çekmiş olmaktan son derece memnundu. Bu memnuniyet içeresinde kendisinden çok emin bir tavır ve tok bir ses tonuyla “efendim benim seçtiğim her adamdan memnun kalırsınız, çünkü ben seçimimde yanılmam, ayrıca adam seçmede kullandığım alet ve seçtiğim adamlara verdiğim nasihat sayesinde sizin için en doğrudan daha doğru olacak adamlar seçerim.” dedi. Genel başkan uzunca bir isim listesi vererek bunlar arasından yeni yöneticileri seçmesini istedi.
Adam seçme uzmanımız yeni yöneticileri seçmek için görüşmelere başladı ve kendine has yöntemini kullanarak seçimi gerçekleştirdi. Seçtiği yeni yöneticilere istikballeri için her daim rehber olacak o mükemmel sırrı verdi. Genel başkan, seçilen yöneticilerle çalışmaya başlayınca, yapılan yönetici seçimlerinin çok isabetli olduğunu, kendisi seçim yapsa anca bu kadar iyi seçimler yapabileceğini düşündü. Adam seçme uzmanı mükemmel bir iş çıkarmıştı. Bu yönetici seçme sürecinden sonra, genel başkan adam seçme uzmanına çok itibar etmeye başlamıştı. Yapılacak olan ilk genel seçimlerde milletvekili adaylarını kesinlikle bu adam seçme uzmanına seçtirmesi gerektiğini düşündü.
Nihayet seçim süreci gelip çatınca sayın genel başkan seçim çalışmalarına yönelik olarak parti yönetimini topladı. Yönetime düşüncelerini açıkladı, millet vekilliği için şartların usulen belirleneceğini, adayların adam seçme uzmanı tarafından yapılıp, kendisi tarafından kontrol edilip,onaylanarak listelerin oluşturulacağını söyleyince, bütün yönetim çok sevindi. Sayın genel başkana çok doğru veyerinde bir karar verdiğini bu kararın seçim sonuçlarını çok olumlu yönde etkileyeceğini söylediler.
Aday belirleme görevi, adam seçme uzmanımıza tevdi edilince, uzmanımız süreci başlattı ve her ilden aday adaylarını mülâkata almaya başladı. Adam seçme uzmanımız gerçekten işinde uzmanlaşmış, genel başkan nezdinde iyi bir konum edinmiş ve parti teşkilatlarında hak ettiği bir üne kavuşmuştu. Kullandığı aleti ve öngörüleri sayesinde çok isabetli seçimler yapıyor, seçtiklerine verdiği özel sır ile de seçime işlemini geçenlerin çok güzel konumlara gelmesini sağlıyordu. Şimdi millet vekili adaylarını seçeme işlemini de en güzel şekilde sonuçlandırarak ustalık sınavını da başarıyla vermeliydi. Öyle vekil adayları seçmeliydi ki; bundan sonra bu ülkede tüm idareciler birer adam seçme uzmanıyla çalışmanın zorunlu olduğunu hissetmeliydi.
Adam seçme uzmanı, uzun özverili bir çalışma süresinden sonra, sayın genel başkana vekil adaylarının listesini sundu. Listeyi inceleyen genel başkan tanığı adayları da düşünerek seçilen adayların çok yerinde adaylar olduğunu düşündü, listeyi hiç değiştirmeden yüksek seçim kuruluna sundu.
Adam seçme uzmanın oluşturduğu liste ile girilen seçimden beklenmedik bir başarı elde edildi. Ortadaki sonuça, parti yöneticileri ve genel başkan çok şaşırmıştı. Bu seçim sonuçlarından sonra sayın genel başkan kesin kararını verdi, bakanlar kurulunu da bu adam seçme uzmanından yardım alarak oluşturmalıydı. Sonra düşündü; acaba bu durum kendi otoritesi için sakıncalı bir durum oluşturur mu? Otoritesine gölge düşürür müydü? Sonuçta iktidar şirk kabul etmezdi. Bu durum biraz sıkıntılı olacak gibiydi. Düşünürken, aklına uzmandan, bu adam seçme işleminde kullandığı aletin kullanımını ve diğer bilgileri öğrenerek seçim işlemini birlikte yapmak geldi. Adam seçme uzmanından mutlaka işin sırrını öğrenmeli ve uzmanın kullandığı aletin inceliklerini araştırmalı, aleti kendisi kullanabilir seviyeye gelmeliydi. Fakat tüm bunları uzmandan nasıl isteyecekti? O’nu, bu sırlı yöntemi kendisine öğretmesi için nasıl ikna edecekti?
Sayın genel başkan tüm bunları düşünürken aklına bir soru takıldı; kimdi? bu adam seçme uzmanı, tahsili neydi? Tüm bu yetenekleri kimden öğrenmişti? Bu mesleğin PİRÎ kimdi?
Hemen özel kalemini çağırdı adam seçme uzmanı ile aklına takılan soruları sordu, adam seçme uzmanı hakkında çok ayrıntılı bir dosya hazırlanıp kendisine derhal sunulmasını istedi. Özel kalem devletin ilgili birimlerini arayarak adam seçme uzmanı hakkında ivedilikle bir dosya hazırlanıp gönderilmesi talimatını verdi. Neyse ki bu devletin kurumları vatandaşları hakkında sağlam kayıtlar tutuğu için istenen dosya çok hızlı bir şekilde özel kaleme iletildi. Özel kalem kendisine iletilen dosyayı hemen genel başkana sundu.
Önüne gelen dosya, eski başbakan, taze başkan için hayli ilginç gelmişti. Bu adam seçme uzmanı, ülkede bakkal dükkânı gibi açılan, eğitim öğretim binası ve doğru düzgün öğretim elemanları bulunmayan üniversitelerden birinin Fen Edebiyat Fakültelerinin Matematik bölümünden mezun olmuş, Pedagojik Formasyon ve KPSS sınavı engellerinden dolayı devlette iş bulamamış, uzun yıllar özel öğretim kurumlarında karın tokluğuna çalışırken, patronlara yük olmasın diyerek pazartesi perşembeyi oruçlu geçirmiş bir Anadolu çocuğuydu.
Bu bilgileri gören sayın genel başkan, adam seçme uzmanının saf Anadolu çocuğu olduğunu öğrenince rahat bir nefes aldı,nasılsa bu adam seçme uzmanının ardı arkası yoktu, rahatlıkta ondan alması gerekenleri alabilirdi. Kullandığı alet neydi? Seçtiği adamlara hangi sırrı veriyordu? Bunları kesinlikle öğrenecekti. Sayın genel başkan istediğini almada mahir bir siyasetçi olduğu için önce sempatik kanalları kullanarak adam seçme uzmanını mesleği öğretmesi için ikna etmişti.
Adam seçme uzmanı sayın genel başkanın son talebiyle biraz durgunlaştı. Sayın genel başkana istediği şeyleri öğretirdi öğretmesine ama bazı şeyleri O’na nasıl açıklayacaktı? Şaşırdığı şey ise sayın genel başkanın nasıl işin farkına varmadığı idi. Aletin nasıl kullanılacağını anlatmak, özel sırrı vermek problem değildi, ama mesleğin Pirî’nin kim olduğunu mesleği kimden öğrendiğini nasıl açıklayacaktı?
İşin sonunda ölüm yoktu nasıl olsa, bütün cesaretini toplayıp, kendini en sevimli sempatik gösterdiğine inandığı elbiselerini giyerek sayın genel başkanın huzuruna çıktı. Girer girmez sayın genel başkana sayısız methiyeler dizdi. Zat-ı Alî’lerinin ne kadar iyi bir lider ve siyasetçi olduğundan v.s yerli yersiz birçok övgüler saydı. Adam seçme uzmanı bu övgüleri yaparken karşısındaki insanın aslında, kendisinde bu meziyetlerin çoğunun olmadığını bilmesine rağmen bu makama gelen her insanın bu övgüleri beklediğini bildiği için bir nev’i beklenti yönetimi yapıyordu.
Sayın genel başkanın sorularını dikkatlice dinledikten sonra sakince ve açık bir şekilde lafı uzatmadan önceden hazırlığını yaptığı açıklamaları yapmaya başladı. “Efendim adam seçme işleminde kullandığım bu aletin adı KLİNOMETRE’dir. Etimolojik kökeni Fransızcaya dayanmaktadır. Türk Dil Kurumu Sözlüğü bu aleti eğim ölçer olarak açıklamaktadır. Herhangi bir yapının eğim açısının veya deformasyonunun büyüklüğünü ölçmek için kullanılan bir alettir. Ben adam seçerken bu alet ile insanların yalakalıktan ne kadar eğildiklerini ölçerim. Ayrıca yalakalık ve dalkavukluktan karakter yapılarında oluşan deformasyonu da bu alet ile belirlerim. Ölçüm sonucunda dik duranları ve deformasyonu az olanları elerim. Çünkü bu ülkede bir insan iktidar sahiplerine ve güç odaklarına ne kadar eğilirse o kadar amir ve yöneticilerini memnun eder ve yükselir.” Sayın genel başkan şaşkınlık içinde adam seçme uzmanının anlattıklarını dinlerken, “evladım verdiğin sır nedir?” sorusunu sordu. Adam seçme uzmanı; “efendim ben seçtiğim insanlara hep şu sırrı veririm. Arkadaşlar unutmayın sizin karakteriniz, şahsiyetiniz, beceri ve kabiliyetleriniz, tahsiliniz sadece sizin içindir. Bir yere gelmek ve geldiğiniz yeri koruyup yükselebilmeniz için çağımızın en geçerli meziyeti YALAKALIKTIR. Nerede hangi konumda ve hangi zamanda olursanız olun bu meziyetinizi gösterin ve iyi kullanın, çünkü üst makamlardaki insanlar yalakaları olmadan yaşayamazlar.” Sayın genel başkan aynı şaşkınlık içinde sordu; “evladım sen mesleği kimden öğrendin?” adam seçme uzmanı bu soru karşısında biraz heyecanlandı, biraz da tedirgin oldu. Heyecanı ve tedirginliği sorudan değil sorunun cevabındandı. Derin bir nefes aldı cesaretini topladı; “efendim zat-ı alinizin de bildiği gibi her mesleğin bir Pirî vardır. Seyyahların Piri Hz. İsa, Terzi ve Yazıcıların Piri Hz. İdris,Zırhçıların Piri (Demircilerin) Hz. Davut, v.s lakin bizim pirimiz gizlidir, kendini aşikâr etmez, hatta kendi pirliğini kendinden bile gizler.” Der.
Sayın genel başkan bu cevap karşısında şaşırır, nasıl olurda böyle bir pir, sır içinde olurdu. Bu piri mutlaka öğrenmeliydi. Israrla, “evladım bize karşı sır olmaz sen söyle bakalım pirinizi” der.
Adam seçme uzmanı, sayın genel başkanın Hâlâ mesleğin pirini anlamamış olmanın şaşkınlığı içinde; “efendim ben bu mesleğin tüm ince ayrıntılarını ve sırlarını sizi her daim izleyerek ve takip ederek öğrendim. Bu ülkenin siyasi tarihinde kurucu liderimiz bile sizin kadar yalaka adam seçmekte mahir değildir. Bizim gizli, kendini aşikâr etmeyip sır içinde ki pirimiz zat-ı alinizdir.” Der.
Müellif
NİGÂHBAN
