• ALTIN (TL/GR)
    5.411,59
    % -0,33
  • AMERIKAN DOLARI
    42,0565
    % 0,34
  • € EURO
    48,5374
    % 0,61
  • £ POUND
    55,3506
    % 0,48
  • ¥ YUAN
    5,9656
    % 2,38
  • РУБ RUBLE
    0,5226
    % -1,13
  • BITCOIN/$
    110.284
    % -0,06
  • BIST 100
    10.971,52
    % 1,24

Yapay Zekâ Balon mu, Yeni Endüstri Devrimi mi?

Yapay Zekâ Balon mu, Yeni Endüstri Devrimi mi?

Finans tarihinde “balon” terimi, genellikle spekülasyonun değer üretiminden çok daha hızlı şiştiği dönemleri tanımlar. Ancak yapay zekâda durum farklı. Burada yalnızca sermaye değil, bilgi birikimi ve üretkenlik kapasitesi de artıyor. Bu yüzden yapay zekâya “balon” demek, bu teknolojik dönüşümün altyapısal etkisini görmezden gelmek olur.

Yatırımın Geciken Getirisi

Yapay zekâ yatırımları kısa vadede yüksek maliyetlidir, ancak ölçek ekonomisi devreye girdiğinde maliyetler azalır.
Eğitimden sağlığa, enerji verimliliğinden yazılım geliştirmeye kadar geniş bir yelpazede yapay zekâ artık sadece maliyet değil, üretkenlik faktörü hâline geliyor.
Getiriler yavaş ama birikimli oluşur; bugünün yatırım harcamaları yarının standart teknolojik altyapısını kurar.

Gerçek Sorun: Tekelleşme

Bugün yapay zekâya dair en büyük risk, aşırı yatırım değil; yatırımların birkaç devin elinde toplanmasıdır.
Donanım, veri ve model geliştirme gücü birkaç merkezde yoğunlaştığında, rekabet azalır. Bu da hem inovasyonu hem de erişilebilirliği sınırlar.
Dolayısıyla asıl tartışma “balon var mı?” değil, “bu dönüşüm kimlerin kontrolünde gerçekleşiyor?” sorusudur.

Zaman Yanılgısı

Yeni teknolojiler ilk yıllarında hep “fazla abartılmış” görünür.
Dot-com döneminde de benzer bir şüphecilik hakimdi; oysa o dönem, dijital ekonominin temellerini attı.
Yapay zekâ da benzer bir yoldan geçiyor: kısa vadeli kâr beklentisiyle ölçülemeyecek kadar derin bir dönüşüm süreci.

Yapay zekâ yatırımlarına temkinli yaklaşmak rasyoneldir, ancak “balon” nitelemesi bu sürecin ölçeğini küçümsemektir.
Bugün yaşanan, klasik bir finansal şişkinlik değil; üretim, hizmet ve bilgi sistemlerinin yeniden tanımlandığı bir çağın başlangıcıdır.
Gerçek tehdit yatırımın büyüklüğü değil, kontrolün dar bir çevrede toplanmasıdır.
Bu nedenle asıl soru, “balon ne zaman patlayacak?” değil, “bu güç kimlerin elinde şekillenecek?” olmalıdır.

YORUMLAR YAZ