Uluslararası kuruluşlarca yapılan “Kredi Notu Derecelendirmesi” , bir ülkenin yada şirketin kendisine verilen borçları geri ödeyebilme kapasitesini veya ödeyememe riskini ortaya koyan bir sistematiktir. Hali hazırda ülkelere kredi derecelendirme notunu veren ve genel bir kabul görmekte olan üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu bulunmaktadır. Bu kuruluşlar; Moody’s, Fitch ve Standard&Poors (S&P)’dur ve ülkelerin ekonomik ve politik durumlarını inceleyerek kredi risk puanlarını hesaplar ve yayımlarlar.
Cuma akşamı gelen raporla birlikte, üç kurum tarafından Türkiye için verilen kredi notu aşağıda görülmektedir.

Her ne kadar hali hazırda tüm yatırımcıların hayal ettiği seviye olan “Yatırım Yapılabilir Düzey” için 4 basamak daha not artırımı gerekse de, Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası ekonomi politikalarında yaşanan paradigma değişimi ile birlikte, CDS primi ve Kredi Derecelendirme Kuruluşlarının değerlendirmelerinde ciddi oranda pozitif yönlü bir ivmelenme görülmektedir.

Buraya kadar güzelce geldik de peki buradan sonrası için ne gerekiyor derseniz onun için de dumanı üzerinde tüten Moddy’s’in raporuna bakmakta fayda var. Raporda kısaca;
- Geçmişte birçok piyasa bozucu makro ihtiyati tedbir alındığı,
- Hatalardan dönülmesi ve rasyonel ekonomi politikalarının benimsenmesi ile pozitif ivmelenmenin başladığı,
- Müteakip not artırımları için enflasyonda kalıcı düşüş (aralık ayına kadar %45, 2025 sonu %30 hedefle) sağlanmasının, de-dolarizasyon sürecine girilmesinin, cari açığın GSYH’nın %2’si oranına indirilerek yürütülebilir bir seviyede tutulmasının ve bütçe açığının kapatılabilmesine yönelik pozitif adımların atılmasının önem arz ettiği,
- 2028’e kadar seçim ön görülmese de, büyümede çok keskin bir yavaşlama ve hızla artan işsizlik, para politikası duruşunun erken gevşetilmesi yönünde siyasi baskıya yol açabileceği,
göze çarpan önemli hususlar.
Peki bu gelişmelerin borsaya etkisi ne olacak dediğinizi duyar gibiyim.
Bunu cevabını verebilmek için de raporda yaptığımız gibi bir iki durum tespiti yapmamız gerekiyor.
Ocak 2024 ‘de borsada başlayan hareketlilik Mayıs 2024 sonuna kadar sürmüş sonrasında ise borsa yabancı satışı ile birlikte bir düzeltme sürecine girmiştir.

Merkez Bankasının “Yurt Dışı Yerleşikleri Hisse Senedi Stoğu” verisine baktığımızda da borsadaki hareket gerçeklenmiş oluyor. Ocak 2024’de başlayan yabancı girişi, Mayıs 2024 sonunda en üst seviyeye ulaşmış ve o dönemden sonra da, hisse senedi stoğunda ufak bir geri çekilme yaşanmıştır.

Endeksi Kim Ayakta Tutuyor
Peki takribi olarak 1,3 milyar dolarlık yabancı satışa karşılık endeks nasıl bu seviyelerde tutunabildi derseniz cevabı net bir şekilde BİST30 özelinde başta Emeklilik Fonları olmak üzere fon alımları demek yanlış olmayacaktır

Sadece 11 ve 12 Temmuz tarihlerinde BİST30 içerisinde yer alan bankalar haricindeki hisselerde bir miktar yabancı alımı gözlemlendi fakat alımlar belirttiğim hisse grubu kısıtlı kaldı.
Borsada Yoğunlaşma Riski
Bu hususlardan da daha önemlisi hiç gündeme taşınmamış olan “borsadaki yoğunlaşma riskdir“. Haber kanallarınca sürekli gündeme taşınan “Borsaya gelen/giden yatırımcı sayısı” haberleri acaba gerçekten bir değer taşıyor mu?
Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK)’nun sunmuş olduğu verileri bu haberlerin bir değer taşımadığını göstermektedir. Borsada bulunan toplam portföyün % 82,5’i toplam borsa yatırımcısının sadece %0,52’sine ait, yani ciddi bir yoğunlaşma var.

Sonuç Olarak
Bu hafta borsada olacakları kestirebilmek için son bir haftadır sürekli sorulan
“Beklenti gerçekleşti mi yoksa gerçekleşmedi mi?” oldu
Fakat bence bu soru eksik ve kendimce eksikliği de gidermek adına soruyu şöyle tadil etmek istiyorum.
“Not artırımlarının devamının gelmesi için Moddy’s Raporunda yer alan hedeflere(enflasyon, cari açık vs) müteakip dönemde ulaşılabilecek mi?”
Yoğunlaşma riski olan, toplam hacminini asgari %25’inin robotlarca yapılan ve likidite sıkıntısı yaşayan bir borsada bu sorunların aşılabilmesi için bir dengeleyici güç unsuruna ihtiyaç duyulmaktadır. Bu güç unsuru son bir aydır Fonlar olsa da onların da kapasitesinin sınırlı olması sebebiyle, uzun süreli yatırım yapacak yabancı yatırımcıya ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu yatırımcının da Borsa İstanbul’a yatırım yapmasının tek yolu; yukarıda yazmış olduğum sorunun, onlarca olumlu cevaplanması ve not artırımlarının geleceğine inanmalarıdır.
22-26 Temmuz haftasında yabancı yatırımcı gelişmelerin devam edeceğine inanır ve Borsa İstanbul’a yatırım yapmaya başlarsa, Borsa İstanbul yeni zirveler tazelemeye devam eder.
Fakat Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünen yabancı yatırımcılar izleyelim de gelişmeleri görelim derlerse; borsanın fonlar kadar dirençli ve dayanıklı olduğunu ve yukarı gidecek gücü olmayan piyasada büyük sermaye sahiplerinin testere piyasasından da para kazanmayı tercih edeceklerini unutmamakta fayda var.
Yorumlar kapalı.