İnsanlar tarih boyunca yaşadıkları toplumlarda zamanla meydana gelen inançsal, kültürel ve ekonomik yozlaşmalara karşı toplumsal tepkiler vermişlerdir. Genellikle iktidarı ele geçirmeye yönelik olan bu toplumsal tepkiler birçok farklı şekilde ortaya çıkmıştır. Kitleleri uyandırmak için toplumsal hareketin başlatıcısı değişik sosyal sınıflardan yararlanılmıştır. Önce sosyal sınıfta bulunan insanlar bazen bilinçlendirilerek, bazen de bilinçsizce yönlendirilerek toplumsal hareketlerde itici güç olarak kullanılmıştır.
Değişime sebep olan toplumsal tepkilerin temelinde fikirsel bir alt yapı ve ortak bir gayeye yönelik birliktelik söz konusudur. Tarihsel süreç dikkatlice incelendiğinde medeni toplumlarda ilk değişimsel tepkilerin, çoğunlukla asker sınıfı harekete geçirerek gerçekleştirildiği görülmektedir. Özellikle Roma İmparatorluğunda, Hun İmparatorluğunda daha sonra ki dönemlerde de Bizans İmparatorluğunda meydana gelen toplumsal değişimlerin, değişmez aktörü hep askerler olmuştur. Antik Yunan’da bu tepkilere yeni yöntemler eklenmiştir. (Antigone örneğinde olduğu gibi SİVİL İTAATSİZLİK’ ler vb). İlerleyen süreçte proletaryanın, işçi ve emekçilerin, öğrencilerin toplumsal tepkilerde hareket ettirici güç olarak kullanıldığı, toplumsal değişime sebep olan sınıfsal tepkilerin varlığını hepimiz bilmekteyiz.
Günümüz de yaşadığımız şu an çok farklı isimlendirmelere sahiptir. Bu isimlendirmelerden biri de OXFORD sözlüğü tarafından yılın kelimesi seçilen POST-TRUHT ÇAĞ adlandırılmasıdır. Türkçe karşılığında tam bir mutabakatın sağlanamadığı Post-Truht kavramı basitçe HAKİKAT SONRASI olarak açıklanabilir. İçinde bulunduğumuz Post-Truht çağda toplumsal tepkiler üç başlık altında sınıflandırılabilir.
1. Slaktivizm (Slactavist)
2. Kliktivizm (Klictavist)
3. Oratoktivimz (Oratoctivist)
Bu üç kavramın ilk ikisi bilgisayar ve internetin toplumlarda çok yaygınlaşmasıyla ortaya çıkmış olmasına karşın, üçüncü kavram tarihsel süreç içerisinde var olmasına rağmen kavramsallaştırılmasını ilk kez bu yazıda kullanıldığını söyleyebiliriz.
Şimdi günümüz toplumsal tepkilerinin ne anlama geldiğini ve nasıl ortaya konduğunu inceleyelim.
Slaktivizm
İlk kez 1995’de Dwight Ozard ve Fred Clark tarafından Cornerstone Festival’inde kullanılan terimdir.
Bu terim en sade açıklaması ile kişilerin durduğu yerden sanal ortamda dijital olarak; sosyal, ekonomik, ekolojik, politik, dini, siyasi ya da diğer her türlü eylemleri desteklemeleridir.
Bu kavramın etimolojik kökeni; Slacker (tembel) ve activism (aktivizm) kelimelerinden gelmektedir. Bu iki kelimenin birleştirilmesiyle türetilmiş Slaktivism (Slaktivizm) kavramlarıyla eylem ve protestolara fiziksel olarak katılmayan, ancak durduğu yerden yazarak, yorum yaparak, beğenerek, yeniden yayınlama yaparak, buluta dijit serperek, çoğunlukla görsel ağırlıklı sosyal medyada paylaşım kanallarından destek ya da köstek olanları tanımlamak amaçlanmıştır. Kavramın tam tercümesi; “Tembel Eylemci” dir.
Kliktivizm
Bu kavramın etimolojik kökeni; Clik (tıklamak) ve activism (aktivizm) kelimelerinden gelmektedir. Bu iki kelimenin birleştirilmesiyle türetilmiş Kliktivizm kavramıyla tanımlanmak istenen, eylemsel aktivistler değil, parmak aktivistleridir. Cliktivist’ler (kliktivist) her türlü toplumsal eylemleri, klavye başından destekleyip toplumsal duyarlılığını sanal ortamda gösterenlerdir.
Oratoktivizm
Kavramsal olarak kullanımı ilk defa bu yazı olan kavram, Latince hitabet (konuşmak, dil dökmek, dua etmek) anlamına gelen oratoriumve activism (aktivizm) kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşmaktadır, tepki verilmesi gereken herhangi bir şeye karşı eylemde bulunmayıp sadece konuşan ya da dini inancına göre dua eden insanları tanımlamak için kullanılmıştır. Kısacası oratoctivistler duygu felcinin başlangıç aşamasında olan sosyal medya hatipleridir. Bu kişilerde zaman içinde ekranda ve sosyal medyada görünme ve sanal ortamlarda sürekli konuşma hastalığı başlar, bu hastalık ilerleyince sosyal medya fenomeni olanlarda olduğu gibi son derece absürt konuşmalar ve görsel içerikler ortaya çıkar.
Bu kavramların tamamı activism kavramı ile oluşturulmasına karşın, kavramın anlamından ciddi bir uzaklaşma söz konusudur. Aktivimz (eylemcilik) kökeni itibarıyla aktif etken bir anlam içermektedir. Felsefi terimler sözlüğüne bakıldığında toplumsal değişim meydana getirmek için, bilinçli ve kasıtlı bir biçimde yapılan eylemleri tanımlamak da kullanılmaktadır. Toplumsal değişime yönelik çok net ve keskin adımların atılması gerektiği anlamını içeren bir kavram, internet ve sosyal medya aracılığıyla aslından uzaklaştırılmıştır.
Borsada para kazanma hevesiyle bulunan küçük yatırımcılar, borsa jargonuyla piyasa yapıcıların ya da tahtacıların yaptıklarına karşılık etkin ve bilinçli kasıtlı eylemlerde bulunamayıp bu üç kavramdan birinin tanımına giren aktivistler konumunda olduğu sürece sürekli iktidarı veya muhalefeti suçlamaya devam edeceklerdir.
Toplumsal tepki verilmesi gereken her türlü olayda, gerekli olan aktivizmi terk ederek, haksızlıklara, yapılan zulümlere karşı tepkilerinde yeni kavramların tanımlamasına girenler başlarına gelene rıza gösterenlerdir. Yapılan eylemi hukuka uygun hale getiren unsurlardan birisi de ilgilinin rızası olduğu dikkate alınırsa tanımlanan üç grup içinde olanlar boş yere, yanlış yerde hak aramasınlar.
İnternetin ve sosyal medya platformlarının bilinçli ve kasıtlı toplumsal bir eylem olan AKTİVİZM kavramını da değiştirerek, bu kavramı KLİKTAVİZM, SLAKTAVİZM ve ORATOKTİVİZM’ e dönüştürdüğü ve onu online bir biçime sokarak “internet aktivizmi” kavramını gündelik yaşama dahil etmesi, insanlık olarak içinde bulunduğumuz duygu felcinin temelidir.
MÜELLİF
NİGÂHBAN
Yorumlar kapalı.