
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın TOBB Ekonomi Şurası’nda yaptığı “Son dönemlerde yaşanan geçici sıkıntıları abartmamak gerekir; bunlar geçici.” açıklaması üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Karatepe, bu ifadelerin daha önce duyulmuş olduğunu belirtti ve “Bir eski Bakan, ‘Mart şubattan, nisan marttan, mayıs nisandan daha iyi olacak.’ diyordu. Erdoğan da, ‘Sonbahardan itibaren her şey düzelecek.’ demişti. Bu sözlerin üzerinden kaç nisan ayı geçti ya da kaç sonbahar yaşandığını hatırlamıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Yalçın Karatepe’nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Halkın yaşadığı ekonomik gerçeklik ile iktidarın yaşadığı zihinsel kopuş bir kez daha ortaya çıkıyor. Yılmaz’a hatırlatmak isteriz ki; raflarda fiyatlar üçe katlanmış durumda, asgari ücreti aşan kiralar nedeniyle milyonlarca insan barınma krizi yaşıyor ve sofralardaki ekmek dilimlenmeden paylaşılmak zorunda kalıyor. Ortada geçici bir sıkıntı değil, kalıcı bir yoksulluk düzeni söz konusudur. Geçici olan marketlerdeki indirimlerdir; kalıcı olan halkın cüzdanındaki eksikliktir.
İktidar temsilcileri, her defasında yeni bir ‘sabır’ takvimiyle toplumun ağır ekonomik krizini gizlemeye ve durumu süslemeye çalışmaktadır. Bugün ‘birkaç ay içinde düzelecek’ denilen manzara, geçen yıl da ‘geçici’ olarak ifade edilmişti. Fakat bugün geldiğimiz noktada geçici olan halkın sabrıdır; gençlerin ülkede kalma arzusu, çiftçinin toprağına, esnafın dükkanına, emeklinin hayata tutunma isteğidir. Kalıcı olan ise, liyakatsiz yönetimin halkın başına yıktığı bu adaletsiz düzen ve sosyal yıkımdır.
Bu kriz, bilinçli tercihlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmış, gelir dağılımını bozan ve kamu kaynaklarını belirli sermaye gruplarına tahsis eden bir sınıf siyasetinin doğrudan ürünüdür. Herkesin gözü önünde yaşanan bu çöküşü ‘abartı’ olarak görmek, ya halktan uzak bir duruş sergilemek anlamına gelir ya da halkla alay etmektedir.
Bugün Türkiye’deki kriz, ne piyasaların ne de teknik tabloların ortaya koyduğu bir krizdir. Aslında bu, halkın sofrasından başlayıp ülkenin yönetim biçimine kadar uzanan derin bir siyasi krizdir. Bu nedenle gerçek çözüm, mevcut düzenin yerine adaletle örülmüş yeni bir ekonomik ve demokratik sistemin kurulmasıdır. Bu ülkenin yönünü değiştirecek güç, önümüzdeki ilk seçimde kendini gösterecektir.”
