Ekonomi, pozitif bir bilim dalı olmasının yanı sıra normatif meselelerden kaçamayan bir disiplin olarak ahlaki ve sosyal bir tartışma alanıdır.Karmakarışık grafikler, çoğumuzun anlamını bile bilmediği terimler, hiç de ilgi çekici olmayan merkez bankası tutanaklarını ve bol sıfırlı sayıları çağrıştırsa da ekonomi disiplininin öznesi insandır. Aynaya baktığımızda gördüğümüz o kararsız, kafası karışık, çoğu zaman mantıktan ziyade duygularıyla hareket eden bizler.
Sanat felsefesinin en temel tartışmalarından biri ‘’Sanat sanat için midir, toplum için midir?” sorusudur. Aynı şekilde ekonomik kararların bireysel çıkar mı yoksa toplumsal fayda mı güttüğü sorusu da yıllardır iktisat felsefesinin önemli bir tartışma konusu olagelmiştir. Bana göre sanat tartışmasındacevap ne kadar estetik ve bireye göre değişebilirse “Ekonomibirey için midir, toplum için midir?” sorusu da o kadarbireyseldir ama politiktir. Sanat, bazan anlam üretir bazan anlamı bozar ve yeniden kurar, ekonomi ise o sıkıcı üretim, tüketim ve bölüşüm mekanizmalarıyla ilgilidir. Biraz daha ileri gideyim, ekonomist sanatçının aradığı anlamın fiyatını ölçmektedir. Sonuçta özne hep insandır ve ekonomi de sanat gibi hayatın çelişkileri içinde farklı yollarla hakikate dokunmaya çalışmaktadır.
Birey Merkezli iktisat düşüncesi (Homo Economicus)
Liberal ekonomik sistemin dayanağı olan bu akım, bireyiiktisadi sistemin temel yapıtaşı olarak görmektedir. Klasik ve neoklasik iktisat kuramları, insanın, maliyet-fayda analizine göre karar aldığını varsayar. Bu düşüncenin en önde gelen temsilcisi, Adam Smith: Bireyin kendi çıkarını gözeterek hareket ettiğinde, “görünmez el” aracılığıyla toplumun genel refahına da katkı sağlayacağını iddia eder.
Kimdir bu Homo Economicus?
Neoklasik iktisadın idealize ettiği bu duygusuz çıkar makinesi ‘’Soğukkanlıdır, duygusuzdur, mükemmel kararlar verir ve sadece kendi çıkarını düşünür’ Kar-maliyet hesapları yapabilen, yatırım yapan, tasarruf eden, rekabetçi ve zihninde sürekli kar maksimizasyonu hesapları olan bu birey yalnızca beklenen gelirle ilgilidir.
Birey ve Toplum Gerilimi;
Homo economicus modeli, toplumsal bağları, normları, dayanışmayı ve ortak değerleri göz ardı etmekte, etik değer, ortak iyilik gibi kavramlara alan tanımamaktadır. Homo economicus yaklaşımına ilk eleştiri getiren ekonomistler Emile Durkheim ve Karl Marx’a göre ise insan toplumsal bir varlıktır. Değerler sistemine göre hareket eder. Kişinin davranışları üretim koşulları ve diğerleriyle ilişkileri ekseninde şekillenir dolayısıyla birey yalnızca “çıkar’’ dan ibaret olamaz
Rasyonellik Efsanesi Çöküyor
Neo klasik ekonominin ideal birey tipi aslında daha çok bir kurgudur. Gerçek hayatta çok az sayıda insan bu modele birebir uyar. Homo Economicusla gerçek dünyada en çok örtüşebilecek meslek gruplarının başında bana göre gün boyu risk fayda analizi yapan finans profesyonelleri gelse de enrasyonel yatırımcı bile panik yapabilir, en kâr odaklı CEO bile sezgileriyle karar verebilir.
İnsan zaafları olan bir canlıdır kendi çıkarını düşünürken bile yanlış karar verebilir. Yatırımcıların piyasalar dalgalanırken belirsizlik ve kaybetme korkusu karşısında sürü psikolojisine kapılarak kendi aklından çok kalabalığın yönüne göre hareket etmesi çok da insanca ama irrasyonel bir davranış değil midir?Ya da sırf İndirime girdi diye hiç de ihtiyacımız olmayanürünler satın almamız?
Davranışsal İktisat:
Klasik rasyonel birey anlayışına tepki olarak doğan davranışsal iktisat Homo economicus modelinin tek boyutluinsan tanımına karşı çıkarak insanı bütün zaaflarıyla birlikte ele alır. İnsan birey olarak hem etkilenir hem etkiler. Ne sadece bencil ne de tamamen rasyoneldir bazen çok akıllıca bazen çok duygusal kararlar verebilir. 1970’lerden itibaren yükselişe geçen bu model İnsanların ekonomik kararlarını nasıl aldıklarını anlamak için psikoloji, sosyoloji ve nörobilim gibi alanlardan faydalanmaktadır. Davranışsal ekonomi modeli, duyguların ve sosyal etkilerin ekonomide çok önemli bir rol oynadığını savunarak ufak çaplı bir devrim yapmıştır.
Yatırımcı Psikolojisi
Davranışsal ekonomiden bahsetmişken yatırımcı psikolojisine değinmemek olmaz. Yatırım araçlarını somut veriler kadar insan davranışını da etkiler bu yüzden grafikler, mali tablolar kadar hissiyatı okumak da önemlidir.
Açgözlülük ve korku gibi duygulara dayalı hareketler;
1-Aşırı iyimserlik-balon riski olabilir
2-Aşırı kötümserlik = dip sinyali olabilir
Bilişsel önyargılar
1-Sürü psikolojisi
2. Çapa etkisi: Yatırımcının geçmiş fiyatlara takılı kalması.
3. Aşırı güven: Yatırımcı kendi bilgisini abartarak gereksiz risk alma eğilimi
4-Fiyat hareketlerine temel gerekçeler dışında açıklama bulmaya çalışmak (Piyasalar “hikâye anlatımı ile çalışır)
5- Sosyal medya hesapları tarafından yönlendirmek
6-Yalnızca Teknik analize göre hareket etmek: Teknik analiz davranışsal izleri birleştir: Destek-direnç seviyeleri gibi teknik noktalar aslında topluca kabul görmüş psikolojik eşiklerdir. Sağlıklı analiz grafikleri mali tablo ve konjektürel faktörlerle birlikte değerlendirmektir.
7. Satış dalgalarında panik yapmak ya da yükselişlerdeelde edilen karı realize etmek için acele etmek.
Doğru yatırım tercihi yaptığınızda İrade ve sabır her zaman kazandırır
İyi Pazalar