• ALTIN (TL/GR)
    4.340,66
    % 1,33
  • AMERIKAN DOLARI
    39,4380
    % 0,23
  • € EURO
    45,5838
    % -0,31
  • £ POUND
    53,5288
    % -0,10
  • ¥ YUAN
    5,4920
    % 0,08
  • РУБ RUBLE
    0,4993
    % 1,10
  • BITCOIN/$
    106.346
    % -2,13
  • BIST 100
    9.188,84
    % -3,48

SGK o belgeyi artık kabul etmeyecek: Engelli emekliliğinde kurallar değişti

SGK o belgeyi artık kabul etmeyecek: Engelli emekliliğinde kurallar değişti

2008 yılı öncesinde sigortalı olan engelli bireyler, vergi indirimi belgesi sayesinde emeklilik başvurusunda bulunabiliyorlardı. Bu belge ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) yapılan başvurular neticesinde, yaş şartı aranmadan emeklilik hakkı elde etmek mümkündü.

Emeklilik süreci, bireyin ilk sigortalılık tarihi ile engel oranına göre değişiklik gösteren 15 ile 20 yıl arasında sigortalılık süresi ve 3600 ile 4400 gün arasında prim gün sayısıyla gerçekleştirilebiliyordu.

Ayrıca, birden fazla hastalığı olan bireyler, hastalıklarının oranlarının birleştirilmesiyle elde edilen formüle göre vergi indirimi belgesi alabiliyorlardı.

Örneğin, yüzde 80 ve üzeri engel oranına sahip bir kişi, yalnızca 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim günü ile emeklilik hakkı kazanıyordu. Yüzde 60-79 arasındaki engel oranı için gereken süre 18 yıl ve 4000 prim günüyken, yüzde 40-59 arasındaki engel oranı için bu süre 20 yıl ve 4400 prim günü olarak belirleniyordu. Bu süreçte en önemli nokta, yaş şartının aranmadığı ve SGK’nın yeni rapor talep etmediği için emeklilik işlemlerinin daha hızlı gerçekleşmesiydi.

YENİ SİSTEMDEKİ DEĞİŞİKLİKLERE GÖZ ATALIM

Ancak 14 Ocak 2025 itibarıyla bu sistem köklü bir değişime uğrayacak. Artık SGK, Gelir İdaresi tarafından verilen vergi indirimi belgesini değil, kendi sağlık kurullarının vereceği raporu temel alacak. Bu doğrultuda yapılacak yeni başvurular, tamamen bu raporlara göre değerlendirilecek. Yeni kriterler, bireylerin çalışma gücü kaybı oranına bağlı olarak belirlenecek.

Örneğin, yüzde 40-49 engel oranına sahip olan bireyler için 18 yıl sigortalılık süresi ve 4100 prim gününe ihtiyaç duyulacak. Yüzde 50-59 engel oranı bulunanlar için ise 16 yıl sigortalılık süresi ve 3700 prim günü yeterli olacak. Bunun yanı sıra, tek bir hastalıktan dolayı en az yüzde 40 oranında bir çalışma gücü kaybı olması şartı da aranacak.

ERKEN EMEKLİLİK ŞARTLARI ZORLAŞIYOR

Söz konusu yeni sistemle, erken emeklilik imkanı da zorlaşmış durumda. Rapor alma süreci de değişkenlik gösterecek; SGK, engelli çalışanı hastaneye yönlendirecek ve sağlık kurulu raporunu kendi içinde değerlendirecek. Nihai kararı ise SGK verecek, bu durum birçok kişi için belirsizlik yaratıyor. Önceden “vergi indirimi belgesi aldım, süreç tamamlandı” anlayışıyla yürütülen uygulama artık geçerliliğini yitirmiş durumda.

TARTIŞMALAR VE ANAYASA MAHKEMESİ BAŞVURUSU

Pek çok kişi bu değişikliklerden geç haberdar oldu. Çok sayıda engelli çalışan “Başvurdum ama kabul edilmedi” ya da “Belgem yeni alındı ama SGK tarafından onaylanmıyor” gibi sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu değişiklik, kamuoyunda yeterince tartışılmadan uygulanmaya konulduğu için tepkiler artmaktadır. Düzenleme, Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Mahkeme, eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve kazanılmış haklara zarar verdiği gerekçesiyle iptal talebiyle başlatılan bir dava sürecini yürütmektedir. Ancak henüz yürütmeyi durdurma kararı çıkmış değil ve süreç devam etmektedir.

Özgür Erdursun, Dünya Gazetesi’nde bu değişikliğin engelli çalışanlar açısından ciddi mağduriyetlere yol açacağını vurgulamaktadır. Geçmişte hak kazanmış bireylerin mağdur edilmemesi gerektiğini dile getiren Erdursun, “Vergi indirimi belgesi elde etmiş veya alma sürecinde olan bir kişinin ‘geç kaldın, yeni sistem geçerli’ denilerek dışlanması adil değildir.” diyerek geçiş dönemi için özel bir istisna uygulanması gerektiğini savunmaktadır. Aksi takdirde bu değişiklik, engelli bireyler için emeklilik engeline dönüşme riski taşımaktadır.

Emekliliğin yalnızca ekonomik değil, psikolojik güvence de sağladığını belirten Erdursun, haklara erişim süreçlerinin karmaşıklaşmasının toplumsal eşitlik ve sosyal adaleti zedeleyeceğine dikkat çekmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin bu hususta hakkaniyeti gözeten bir karar vermesini umut ediyor ve geçmiş ile gelecek arasında adil bir köprü kurulması gerektiğini ifade etmektedir.

YORUMLAR YAZ