TÜSİAD yöneticileri mahkeme sonrasında ilk kez gündeme geldi: Daha güçlü bir Türkiye nasıl inşa edilir?

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nin bugün düzenlenen toplantısının açılış konuşmasını, hakkında dava açılan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan yaptı.

Ömer Aras’ın konuşmasından öne çıkanlar:

“Düşük enflasyon, işleyen fiyat mekanizması için tüm kesimlerin birlikte çalışmasını gerektirir.

Bugün dış politika, sadece diplomasi değil, savaşların geri döndüğü bir gerçeğe dönüşmüştür. Avrupa, güvenliğini güçlendirmek için uzun yıllardır çalışmaktadır.

Türkiye, Avrupa ile iş birliği yapma fırsatına sahiptir. Enerji, güvenlik ve yeniden inşa yöntemleri bu iş birliğinde kullanılabilir.

Kritik bir ayrımın altını çizmek istiyorum. Stratejik aklımızı kullanarak gümrük birliğimizi güncelleyebilir, yatırımcılara öngörülebilirlik sağlayarak bölgesel iş birliği oluşturabilir ve daha etkili bir rol üstlenebiliriz.”

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın konuşmasından önemli noktalar ise şöyle:

“Küresel sistemde köklü değişimler yaşanmaktadır.

ABD’nin uygulayacağı gümrük vergileri, son 80 yılın en yüksek seviyesine ulaşacaktır.

Bu süreçte hiçbir ülke bu değişimin dışında kalamaz.

Değişimle birlikte gelen risklere karşı önlem almak için veri odaklı ve kapsamlı istişare temellidir. Bu konuda AB, önder kurumlardan biri olmalıdır.

Türkiye’nin 2025 yılının ilk çeyreğine ait büyüme verileri, ekonominin küçüldüğünü göstermektedir. İmalat sanayi %2,4 oranında daralmıştır.

Sanayisiz bir büyüme asla mümkün değildir. Kadınların istihdamdaki potansiyelinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Ekonomi yalnızca para politikası ile sınırlı değildir; yapısal reformların uygulanması şarttır.

Fiyat istikrarını sağlarken sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmak da oldukça önemlidir.

26 Haziran’da TÜSİAD Maliyet Bazlı Rekabet raporunu kamuoyuna sunmaya başlayacağız.

AB, yeşil ve dijital dönüşümü ekonomik güvenliğin ana itici gücü olarak konumlandırıyor.

AB’nin güvenlik endişelerine yanıt üretmek kaçınılmazdır. Güvenliğin ve savunmanın önemi bundan sonra daha da artacaktır.

Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden şekillendirilmesi, bu küresel ortamda yeni fırsatlar yaratacaktır. Hem Türkiye hem de AB için önemli olan konular bunlardır. Bu zeminin oluşturulması, Avrupa düzeyinde daha etkili sonuçlar doğuracaktır. Örneğin, Ukrayna krizi ile ilgili kararlarda Türkiye de söz sahibi olmalıdır.

Terörizmin olmadığı bir Türkiye, ülkemiz için büyük yararlar sağlayacaktır. Toplumsal kutuplaşma yerine, toplumsal dayanışmayı öne çıkarmanın tam zamanıdır. Bugün sağduyu, güven ve ortak akıl, her zamankinden daha elzemdir. Ülkemiz, Atatürk’ün gösterdiği muhasır medeniyet hedefi doğrultusunda, küresel ölçekle rekabet eden, bölgesinde ve dünyasında refah toplumu olarak örnek bir ülke olmak için çalışmaya, üretmeye ve istihdam yaratmaya devam edecektir.

Toplumsal barışı, refahı, rekabetçiliği ve sosyal adaleti güçlendirmiş bir Türkiye’nin, küresel değişimde aktif bir rol oynayacağına inanıyoruz.”