İçimizde bir taht var.
Boş durmaz.
Ya vicdan oturur oraya, ya şeytan.
İnsan kendini ancak zor zamanlarda tanır.
İyiyken herkes iyi.
Cömertken alkış var, dürüstken övgü.
Ama bir gün çıkarınla çarpışırsa doğruların — işte o gün gerçek savaş başlar.
Ve herkes o savaşı kazanamaz.
Bugün yanında olanın, yarın başka bir masada olduğunu görebilirsin.
Dün seninle ağlayan, bugün seninle alay edebilir.
Çünkü insan, en çok çıkarı değiştiğinde değişir.
Ve ne garip…
Dün kınadığı şeyi, bugün yaparken hiç utanmaz.
Çünkü unutur. Çünkü bahane bulur.
Çünkü o içindeki küçük şeytanla zaten çoktan el sıkışmıştır.
Oysa gerçek iyilik, rüzgâr senin yönüne eserken değil,
fırtınada yanında durabilmektir.
Sadakat, sessizken değil, uğruna konuşulmayacak kadar riskliyken belli olur.
Zor zamanlarda yanındaysa biri — işte ona inan.
Diğeri sadece mevsimliktir.
Şeytan her insanda vardır.
Ama herkes onunla dost olmaz.
Bazıları onunla savaşır.
Doğru olanı seçerek, kaybetmeyi göze alarak, yalnız kalmayı göze alarak…
Çünkü bazı tahtlar, sadece kralları değil, karakterleri de seçer.
Ve o karakterin adı insanlıktır.