Devleti Aliyye Donanmasında Çalışan Alman Cumhurbaşkanı

Denizaltı harbinin önemini dünyaya öğreten kişi, Wolfpack’i (Kurt Kapanı) taktiği ile II. Dünya savaşında deniz üstünlüğünün bir süre için bile olsa Almanya’nın eline geçmesini sağlayan Alman Amiral Karl Donitz’dir.

6 Eylül 1891’de Grünau, Brandenburg’da doğan Donitz, mühendis bir babanın oğlu olarak, gençlik dönemi teknolojik gelişmelere yakın olarak geçti ve 1910 yılında Kaiserliche Marine (İmparatorluk Deniz Kuvvetleri)’ne katıldı. 1913 yılında Teğmen Vekili olarak görev almaya başladı. I. Dünya Savaşı sırasında Alman Donanması’nda görev aldı.

Daha da önemlisi Karl Dönitz 1914 ve 1916 tarihleri arasında Devleti Aliyye emrinde, Yavuz gemisinde Türk bayrağı altında görev yaptı.

 1 Ekim 1916’da Almanya’da yeni kurulan denizaltı kuvvetlerinde görev almak için telepte bulunması üzerine, Devleti Aliyye’deki görevi sona ererek Flensburg-Mürwik’teki denizaltı okuluna gitti.

Eğitim ve deniz görevi sonrasında, 4 Ekim 2018’de UB-68’in komutanı olarak görev yaparken, teknik zorluklar yaşayan Donitz, yüzeye çıkmak zorunda kaldı ve teknesini batırdı. İngilizler tarafından yakalandı ve Sheffield yakınlarındaki Redmires kampında savaş esiri olarak tutuldu ve 1920’de Almanya’ya döndü.

1920-1934 yılları arasında çeşitli suüstü gemilerinde görev alsa da; Avrupa’nın aksine denizaltı harbinin modasının geçmediğini düşünüyor hatta bu konuda yeni taktik ve stratejiler geliştirmek üzere çalışmalar yapıyordur.

1935’te Amiral Erich Raeder, Versay Antlaşması’na göre Almanya’nın denizaltı üretemeyeceğine ilişkin hükümlerre meydan okuyarak, Almanya’nın denizaltı gücünü yeniden oluşturması ve u-Bot savaşa taktiklerini geliştirmesi için Dönitz’i görevlendirdi.

Donitz tarafından Rudel (Almanca sürü anlamında) olarak adlandırılan yeni saldırı stratejisi, sonrasında “Rudeltaktik” olarak adlandırıldı ve hemen akabinde ingilizceye “Wolfpack” yani Türkçesiyle “Kurt Sürüsü” olarak tercüme edildi. Alman denizaltılarının Kurt Sürüsü taktiği ile hareket etmeye başlaması ile birlikte ABD-İngiltere arasında seyir yapan gemiler inanılmaz kayıplar vermeye başladılar.

Bu taktiğe göre U-Boat’lar tek olarak devriye gezerlerken karşılarına herhangi bir hedef çıktığında çevredeki diğer u-boat’lara haber veriyor, ulaşabilecek U-Boat’lar son hızlarıyla bölgeye gelerek, saldırıya katılırlardı. Bu saldırıda amaç azami tonajda gemiye sahiyat verdirmek yani lojistik hattının devamlılığını zaafiyete uğratmaktı.

britanya atlantik savaşının ilk yıllarında amerika’dan fazlaca erzak ve mühimmat tedarik etmeye başlamıştı. bu taşımacılığı ise ingiliz ve amerikan şilepleri sağlıyordu. naziler bu şilepleri batırıp ingiltere’yi abluka altına almak istemekteydi.

Bu taktik Enigma adı verilen şifreleme sisteminin ele geçirlmesine kaar geçecek süreçte, İngiltereye çok fazla zarar vermiş, nerdeyse yenilmenin eşiğine getirmiştir.

Dönitz’e göre 300 u-boot olursa Almanlar tüm Atlantiği kontrol altına alabilirdi ama bu sayıya hiçbir zaman ulaşılmadı. Buna rağmen savaş başından sonuna kadar 2600 gemi batırıldı. Hatta Britanya’da çok büyük hammade açığı başlamasına sebep oldular Fakat 1943’ün sonunda kurt sürüsü dönemi sona erdi ve Almanya denizde en büyük stratejik hatayı yaparak, savaşın sonuna kadar savunmaya çekildiler.

Amiral Erich Raeder’ın başta Bismark gemisi ile ilgili verdiği kararlar ve deniz gücünün zayıflaması konusundaki hataları sonucunda 19432ün başında görevinden ayrıldı.

Amiral Erich Raeder Ocak 1943’te Aniral Karl Donitz Donanma Başkomutanı olarak atandı. Hitler’i yüzey filosunun kalan gemilerini hurdaya çıkarmamaya ikna edebilen kişi Dönitz’di. Bunları bir filo olarak kullanmaya devam etmeyi ummasına rağmen, Donanmanın sahip olduğu birkaç büyük gemiyi kaybetmeye devam etti. Artık sonun başlangıcına yaklaşılmaktaydı.

Dönitz, 1943’ten önce Hitler’le yalnızca ara sıra temas kurmuştu; ancak Dönitz, Alman donanmasının komutanı olarak atandıktan sonra Führer’le ayda iki kez görüştü. Dönitz, Nazi partisine ancak 1944’te katılmış olsa da Hitler, Dönitz’in Alman denizciler için bir Nazi beyin yıkama programı başlatmasını ve Dönitz’in denizaltıların İngiltere’yi hala diz çöktürebileceğine olan güvenini takdir etti. Temmuz 1944’ten sonra, yüksek rütbeli Alman ordu subayları tarafından düzenlenen ve Hitler’e yönelik başarısız suikast girişiminde hiçbir Alman deniz subayının yer almadığı ortaya çıktığında Hitler, Dönitz’e daha da fazla saygı duydu.

Ve bu saygı sebebiyle Hitler, Hermann Göring ve Heinrich Himmler yerine varisi olarak Karl Donitz’i seçecekti. Yıllarca varisi olarak Göring’in belirlendiği bilinse de son dönem yaşanan sıkıntılar sebebiyle Göring bir daha o konuma asla gelemeyecekti

30 Nisan 1945’te Adolf Hitler’in, bir gün sonra da adı ve yaptıkları hala anılan ünlü  Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı Paul Joseph Goebbels’in itihar etmesi üzerine; Donitz, 1 Mayıs 1945’te aldığı telgrafla Üçüncü Alman Cumhuriyeti’nin son Führer’i olarak görevlendirildi.

Fakat bu görev çok uzun sürmedi; 4 Mayıs’ta, Dönitz komutasındaki Hollanda , Danimarka ve kuzeybatı 
Almanya’daki Alman kuvvetleri , Hamburg’un güneydoğusundaki Lüneburg Heath’te Mareşal Bernard Montgomery’ye teslim oldu. Bu, Batı Avrupa’da II. Dünya Savaşı’nın sona erdiğinin işaretiydi.

Donitz hapisten çıktıktan sonra kaleme alığı hatıralarında şöyle diyor:

“Bu sorumlulukları üstlenmek zorunda kaldığım için hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Adımın birçok olaya karışacağını, nefret ve yalanların itibarımı zedeleyeceğini anladım . Ama görevlerim onları görmezden gelmemi gerektiriyordu. Amacım aynıydı: Mümkün olduğunca çok hayat kurtarmaya çalışmak”

23 Mayıs’ta Donitz hükümeti, üyeleri Flensburg’da İngiliz kuvvetleri tarafından yakalanıp tutuklanınca dağıldı. Dönitz, yakalanan en yüksek rütbeli Alman’dı.

Amiral Karl Donitz tutukluluğu sonrası Nuremberg Mahkemelerinde diğer savaş suçluları ile birlikte yargılandı. Bu yargılama sürecinde kendisine üç suçlama yöneltildi;

• Barışa karşı suçlar, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlemek komplo kurmak
• Saldırganca savaş planlamak, başlatmak ve yürütmek
• Savaş yasalarına aykırı suçlar

Donitz; denizaltı saldırısına uğrayan gemilerden kurtulanları kurtarmamak için emir verdiği için sadece birinci istinad edilen husus ile suçlu bulundu, diğer iki suçlama yargılama sürev,nde düşürüldü. Donitz’in Nuremberg Mahkemeleri sürecindeki savunmaları tam anlamıyla askeri düşünce sistemi ile savaş stratejilerinin asker ve insan olarak uygulanması aşamasındaki farklılıkların ortaya konuşması açısından ders niteliğindedir.

Amiral Karl Donitz suçlu bulunması üzerine Batı Berlin’deki Spandau Hapishanesi’nde on yıl hapis yattı.

1956 yılında serbest bırakıldı ve Batı Almanya’daki Aumühle adlı küçük bir kasabaya yerleşerek, 24 Aralık 1980′ kadar hayatının geri kalanını burada geçirdi. Bu süreçte, savaşla ilgili bilgileri düzenlemek amacıyla iki kitap yazdı ve birkaç mülakat verdi

2 yıl Devleti Aliyye donanmasında görev alan Karl Donitz’in hayatındaki Türkiye etkisi bununla sınırlı kalmıyor. Donitz, Çanakkale Batı Cephesi’ndeki 100. Piyade Tugayı Komutanı olan General Erich Paul Weber’in kızı Ingeborg Weber ile yine Çanakkale’de görevi sırasında tanışarak 27 Mayıs 1916 tarihinde Anadolu topraklarında evlendi. Her ne kadar sonrasında Türkiye’ye bir daha gelmese de verdiği mülakatlarda hayatındaki önemini birkaç sefer vurguladı

Bir döneme damgasını vuran Amiral Karl Donitz’in Devleti Aliyye üniforması ile Türk Bayrağı altında yaptığı görevinden, yine bu topraklarda filizlenen aşkı ve evliliğine, oradan da II. Dünya Savaşında Almanyasının son Lideri olmasına kadar geçen serüvenini sizleri ayrıntılarla sıkmadan, kısaca gündeme taşımaya çalıştım.

Umarım keyifle okumuşsunuzdur.

Kalın sağlıcakla….