ANADOLU Efes ve Deniz Yaşamını Koruma Derneği (DYKD) iş birliğinde 2022 yılında başlatılan ‘Denize +1 Nefes’ projesinin dördüncü aşaması olan Mavi Atlas uygulaması, Büyükada’da gerçekleştirilen bir toplantıyla tanıtıldı. Bu yeni uygulama, DYKD tarafından geliştirilmiş olup, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle Anadolu Efes’in katkılarıyla hayata geçirilmiştir. Uygulama, Türkiye’nin ilk dijital su altı biyoçeşitlilik haritası olma özelliğini taşıyor.
Projenin ilk üç aşamasında Marmara Denizi’nde yapılan çalışmalar devam ederken, Mavi Atlas uygulaması ile artık Türkiye’nin dört bir yanındaki denizlerdeki canlı türlerinin vatandaşlar tarafından fotoğraflanarak kaydedilmesi hedefleniyor. Bu sayede, yalnızca bilim insanları ve uzmanların değil, herkesin katkısıyla deniz ekosistemi üzerine kolektif bir hafıza oluşturulması amaçlanıyor.
Etkinlikte, Anadolu Efes ve Deniz Yaşamını Koruma Derneği temsilcileri bir araya gelerek projeyi tanıttı. Anadolu Efes CEO’su Onur Altürk, Anadolu Efes Grup Kurumsal İletişim ve İlişkiler Direktörü Selda Susal Saatçi, DYKD Başkanı Volkan Narcı ve birçok davetli etkinlikte yer aldı. Mavi Atlas, kullanıcıların deniz canlılarını fotoğraf, tarih ve konum bilgisiyle kaydedebildiği ücretsiz bir mobil uygulama olarak dikkat çekiyor. Toplanan veriler, uzmanlar tarafından incelenerek uygulamaya dahil edilecek. Projenin, ileride deniz koruma alanlarının oluşturulmasına veri sağlaması bekleniyor.
Onur Altürk, Anadolu Efes olarak 56 yıldır ülkeye hizmet ettiklerini belirterek, hikayelerinin çok küçük bir dükkanda başladığını ve bugün Avrupa’nın 5’inci, dünya çapında ise 10’uncu büyük bira üreticisi konumuna geldiklerini ifade etti. Başarılarını yalnızca finansal göstergelerle değil, 40 yıldır 2000’den fazla çiftçi ve aileleriyle gerçekleştirdikleri iş birlikleriyle de ölçtüklerini belirtti. Uzun yıllardır kültüre, sanata, spora ve girişimcilik ekosistemine önemli katkılar sağladıklarını vurguladı.
Altürk, “Son 50 yılda dünya genelinde canlı türlerinin yüzde 73’ünün yok olduğunu biliyoruz. Bu durum, gerçekten de korkutucu bir tablo. Biyoçeşitlilik kaybı, önümüzdeki on yılın en büyük üç riski arasında yer alıyor. Doğa, artık bize önceden sağladığının yalnızca yüzde 40’ını sunabiliyor. Bu nedenle, biyoçeşitlilik kaybı ile ilgili somut adımlar atmamız gerektiğini düşünüyoruz” diye ekledi.
Altürk, maviyi koruma sorumluluğu aldıklarını belirterek, “Maviyi seviyoruz ve onun korunması için gerekli tüm çabayı göstermek istedik. Bu yolculuk bugün dördüncü aşamasına ulaştı. Deniz Yaşamını Koruma Derneği (DYKD) ile iş birliği yaparak ilk aşamada Marmara Denizi’nde zarar görmüş mercanları koruma çalışmalarına başladık. İkinci aşamada deniz altına kameralar yerleştirerek mercanları 7/24 gözlemledik. Bu çalışmalar, konunun daha geniş kitlelerce bilinmesine katkıda bulundu. Üçüncü aşamada ise mercanların sesi olmak amacıyla su altı kayıtlarını müzikle birleştirerek ‘Mercanların Senfonisi’ni oluşturduk.”
Altürk, dördüncü aşama olan Mavi Atlas’ı tanıtarak, “Bu mobil uygulama sayesinde herkes deniz altındaki canlıları fotoğraflayıp kaydedebiliyor. Böylece, sınırlı bir uzman veya dernek çalışmasının ötesinde çok daha geniş bir kitlenin katkıda bulunduğu bir dijital hafıza oluşuyor. Dalgıçlar ve sahilde yürüyen herkes gözlemledikleri türleri bu uygulamada paylaşabilir, böylece Türkiye’nin denizleri hakkında bilgi sahibi olabilir ve farkındalığımızı artırabiliriz.” şeklinde sözlerini tamamladı.