Milliyet.com.tr/ÖZEL Enflasyon göz önünde bulundurulduğunda, ikinci el araç fiyatlarında uzun süredir bir düşüş yaşanıyor. İkinci el piyasasında fiyat artışları, enflasyonun altında kalmaya devam ediyor.
Haberin Devamı
Haziran ayında yapılan araştırmalara göre, ikinci el ilan fiyatlarında nominal olarak %0.18’lik bir artış yaşanırken, reel bazda %1.17’lik bir düşüş gerçekleşti. Mayıs ayında ortalama ilan fiyatı 805 bin 729 TL iken, haziran ayında bu rakam 807 bin 159 TL’ye ulaştı.
İKİNCİ EL PİYASASINDA BEKLENEN CANLILIK GÖRÜLMEDİ
Bayram sonrası ve yaz aylarının başlamasıyla birlikte ikinci el araç talebinde bir artış bekleniyordu. Ancak, piyasada hâlâ durağan bir seyrin devam ettiği ifade ediliyor.
AZ KULLANILMIŞ ARAÇLARDA ARTIŞ VAR
Düşük kilometreye sahip, genç yaşta ve otomatik vitesli araçların ikinci el pazarındaki satışı artmış durumda. Sıfır kilometre araç alımına ya da elektrikli araçlara geçiş yapmak isteyenler, mevcut araçlarını satmayı tercih ediyor.
‘TALEP HÂLÂ DURAĞAN’
İkinci el araç piyasasında hangi marka ve model araçların daha fazla ilgi gördüğü merak ediliyor. İstanbul Motorlu Araç Satıcıları Derneği (İMAS) Başkanı Hayrettin Ertemel, Ramazan Bayramı döneminde araç satışlarının arttığını, devamında yaşanan yaz dönemi ile birlikte bu ivmenin korunduğunu belirtti.
Mevcut durum, talebin durağan kaldığı şeklinde değerlendirilebilirken, Ramazan ayı itibarıyla ulaşılacak seviyenin de korunmaya çalıştığı ifade ediliyor.
‘ESKİ VE YENİ ARAÇLAR ARASINDAKİ FİYAT FARKI AZALDI’
Otomobil üretiminde yeni jenerasyonlarla birlikte eski araçlardaki bakım ve onarım maliyetleri, tüketiciyi yeni model otomobillere yönlendiriyor. Ayrıca, eski ve yeni araçların fiyatları arasındaki farkın azalması da bu durumu etkiliyor.
BU FİYAT ARALIĞI HIZLA TERCİH EDİLİYOR!
Beş yaşına kadar olan, fiyatı 850 bin TL civarında olan otomobillerin alıcı bulması oldukça hızlı gerçekleşiyor. 1.5 milyon TL seviyelerinde olan yeni model SUV araçlar da hızla satılmakta.
‘İLANLARDA 5 YAŞA KADAR OLAN ARAÇLAR ÖNDE’
İkinci el piyasasındaki araç ilanlarına baktığımızda, 5 yaşına kadar olan araçların oranının %30 civarında olduğunu görmekteyiz. 6-9 yaş arasında bu oran %16, 10-15 yaş arasında ise %27 seviyesindedir. Bu gruptaki araçların çoğunluğun ise %42’sini benzinli otomobiller oluşturuyor. Dizel araçların paylaşımı benzer oranlarda %40’tadır. Hibritlerin oranı %1.5, elektrikli araçların oranı ise %1 civarındadır.
‘TÜKETİCİ YENİ ARAÇLARA YÖNELİYOR’
Elektrikli araçlara olan talep, verilerle desteklenen şekilde artış gösteriyor. Pazar payı beklenilenin üzerinde seyretmektedir. Geçtiğimiz ay Cumhurbaşkanlığına sunulan ÖTV düzenlemesinin fiyatları etkileyebileceği düşüncesi de bu durumu etkilemektedir.
Bu durum, elektrikli araçlara geçişin bir sonucu olarak değil, daha fazla tüketicinin yeni modellere yönelmesi olarak değerlendirilmektedir. Satışa çıkarılan her yeni otomobil yeni bir alıcı bulmakta. Bu alımlardaki en büyük etken, eski ve yeni fiyatları arasındaki makasın dar olmasıdır.
Örneğin, 2010 model benzinli otomatik vites ve 200,000 km civarında bir araç için istenen fiyat 600,000 TL olurken, 2022 model, 75,000 km’de olan Crossover tip manuel araçlar 750 ila 800 bin TL arasında alıcı bulabiliyor.
Model yılı, yapı, otomatik/manuel olma gibi faktörler bir araya geldiğinde, eski araçların yüksek bakım maliyetleri tüketicileri yeni modellere yönlendirmektedir. Kısacası, bu veriler elektrikliye geçişten çok yeniye geçiş olarak da değerlendirilmelidir.
FAİZLER DÜŞERSE ARAÇ FİYATLARI ARTIŞ GÖSTERİR Mİ?
Faizlerin düşmesi otomobil talebini bir miktar artırabilir. Ancak kredi büyüme oranlarının daraltılması nedeniyle, krediye erişimin güç olduğu bu dönemde beklenen talep harekete geçmeyebilir. Düşük faiz ortamı, kredi kullanımında zorluklar yaratabilir.
Ancak, faizlerin düştüğü ve krediye erişimin kolaylaştığı bir senaryoda, özlenen talep artışından söz edilebilir.
Etiket fiyatlarına baktığımızda, maliyetler nedeniyle daha önce belirli oranlarda artış yaşanıyor. Ancak enflasyon ile karşılaştırıldığında, fiyatların uzun zamandır düşüş eğiliminde olduğu gözlemleniyor. Yani fiyat artışları, enflasyon oranlarının altında kalmakta.
Fiyat geleceğini değerlendirirken çok katmanlı bir analiz yapmak gerekmektedir. Döviz kuru, faiz oranları, kredi erişimi, enflasyon ve talep gibi faktörler belirleyici durumdadır. Bu unsurların her birinin tek başına veya eş zamanlı değişimi, farklı senaryolar doğurur. Genel bir değerlendirme yapılacak olursa, yakın gelecekte etiket fiyatlarının, maliyetlere bağlı olarak bir miktar yükselebileceğini söyleyebiliriz. Ancak döviz kurunda belirgin değişiklikler olmazsa, bu artışların enflasyon oranlarının altında kalması muhtemeldir.