Hindistan’ını Bombay Borsası (BSE) 1875 yılında kurulmuştur. BSE, Asya’nın en eski borsasıdır ve Hindistan’ın finansal piyasalarının temel taşlarından biridir.
Bu cümleyi okur okumaz aklınızda şu soru oluştu değil mi?
Tamam da Borsa İstanbul ile ne alakası var?
Durun hemen açıklıyorum.
Geçen hafta FinansHub’da yayımlanan bir haber BSE’nin neredeyse BİST’den 100 yıl önce kurulmuş olsa da sorunlarının temelde aynı olduğunu gösterdi.
Dünya borsalarında çoğunluklar opsiyon piyasaları daha aktif olarak kullanılırken bizde, birazda ticaretten gelen alışkanlıklarla vadeli piyasalar opsiyona göre daha fazla kullanılmaktadır. Fakat uygulamada farklılıklar olsa da mantık olarak işleyiş aynıdır. Her ikisinde de pay piyasasındaki hisse fiyatı hareketleri ile opsiyon/vadeli piyasalardaki hisse fiyatı hareketlerinin arasındaki farktan ,ki bunu ARBİTRAJ olarak adlandırıyoruz, kazanç elde etmek hedeflenmektedir. Bu farkı yakalamak ve gelir tahvil etmek için de günümüzde çoğunlukla robotlar kullanılmaktadır.

Konuyu açıkladıktan sonra gelelim bizim piyasamıza;
Borsa İstanbul 100 endeksinin (XU100) dört yıllık yükseliş dönemi sonrası, düşüşe başlamasının seneyi devriyesini kutladığımız bu günlerde bir yıldır yapılan işlemlere bakarsak karşımıza tabii ki robotlar çıkacak.

Borsa İstanbul’da en aktif olarak çalışan iki robot olan YK ve BOFA robotları yaklaşık olarak yapılan tüm hacmin dörtte birisi kadar işlem yaparlar ortalamada.
Bu durumun diğer bir ispatı da; Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB)’nin Temmuz 2025 ayı raporunda ortaya konulmuş. Dünyada devir hızı en yüksek dördüncü borsası olan BİST bu ünvanını robotik işlemlere borçlu tabii ki.

Peki pay piyasası bu kadar hareketliyken vadeli tarafta işlemler nasıl diye soracaksanız cevap basit, tabii ki pay piyasası kadar yüksek değil işlem hacmi, çünkü robotların fazla işlem yapmasına müsaade edecek derinlikte bir vadeli işlemler piyasamız yok hali hazırda.

Basit bir iki tespit yaptıktan sonra gelelim, Hindistan borsasi ile ortak noktamıza;
3 Temmuz 2025 tarihinde Hindistan borsasını regüle etmekle sorumlu Hindistan Menkul Kıymetler ve Borsa Kurulu (SEBI), pay ve opsiyon piyasaları arasında arbitraj üzerinden kazanç elde etmek için işlem yapan ABD menşeili Jane Street Group isimli şirketi, piyasaları manipüle ettiği gerekçesiyle geçici olarak borsa işlemlerinden men etti.
SEBI’nin 105 sayfalık raporunda, Jane Street Group’un Hindistan bankacılık sektörünün performansını izleyen Nifty Bank Endeksi’ne bağlı büyük miktarda hisse senedi satın aldığını, ardından da seansın ilerleyen saatlerinde endekste düşüş beklentisiyle önemli miktarda kısa pozisyon açtığını ve hisse senetlerini sattığına yer vererek bu işlemin manipülasyon olduğunu gündeme taşıdı.
TANIDIK GELDİ Mİ SİZE DE BU İŞLEM ?
Konuya ilişkin hukuki tartışmalar devam ederken, sektörün deneyimli isimleri, yasal tahkim ile yasadışı manipülasyon arasındaki farkın her zaman net olmadığını; fakat piyasanın daha az likit tarafını manipüle ederek arbitraj yaratıldığında, arbitrajın piyasa manipülasyonuna dönüştüğünü ifade ettiler.
Ve uzmanlar görüşlerini şu ifade ile neticelendirdiler; piyasa manipülasyonu ile arbitraj arasındaki ince çizginin NİYETTE yattığı gerçeği unutulmamalıdır.
Şimdi gelelim özeleştiri bölümüne; bu durumun çok benzeri Borsa İstanbul’da başta Bank Of Amerika olmak üzere dönem dönem değişen kurumların işlemleri üzerinden de yaşanırken; bunun sadece arbitraj için yapıldığını düşünmek çok iyi niyetli bir yaklaşım gibi geliyor artık BİST yatırıcısına.
Sektör uzmanlarının Hindistanda verdiği “piyasanın daha az likit tarafını manipüle ederek arbitraj yaratıldığında, arbitrajın piyasa manipülasyonuna dönüştüğü” görüşünün; artık Türkiye’de de gerek bireysel gerek de kurumsal seviyede yüksek sesle dile getirilmesi zamanı geldi de geçiyor bile.
Ne güzel söylemiş Neşet Ertaş;

Demek ki dert çeken yok ki türkü söyleme ihtiyacı da doğmamış hala…