• ALTIN (TL/GR)
    4.391,59
    % -0,66
  • AMERIKAN DOLARI
    40,6646
    % -0,03
  • € EURO
    47,2282
    % 0,24
  • £ POUND
    54,1740
    % 0,06
  • ¥ YUAN
    5,6596
    % -0,04
  • РУБ RUBLE
    0,5071
    % -0,33
  • BITCOIN/$
    116.030
    % -0,48
  • BIST 100
    10.850,70
    % 0,01

Hiroşima anılırken nükleer silahlar güncellenmeye devam ediyor!

Hiroşima anılırken nükleer silahlar güncellenmeye devam ediyor!

Bugün, 6 Ağustos 2025, Hiroşima’ya atılan ilk atom bombasının 80. yıldönümü. Bu olay, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesini sağlayan bir dönüm noktasıydı ve atom çağının karanlık başlangıcını simgeliyor. Ancak bu bomba fikri, Japonya semalarından çok daha önce, 1940 yılında Birmingham Üniversitesi’nde kaleme alınan bir muhtırada tasvir edilmişti.

Frisch-Peierls Muhtırası adı verilen bu belge, Nazi Almanyası’ndan kaçan iki Yahudi bilim insanı Otto Frisch ve Rudolf Peierls tarafından yazıldı. Uranyum fisyonu ve zincirleme reaksiyonlar hakkında güncel bilgilerle yola çıkan bu bilim insanları, “bir uçakla taşınabilecek ölçekte zenginleştirilmiş uranyumdan oluşan bir bomba” taslağını sundular. Bu çalışma daha sonra Los Alamos’ta gerçekleştirilen Manhattan Projesi’nin temellerini oluşturdu.

Muhtırada sadece bombanın yapımına dair bilgiler verilmiyor, ayrıca yaratacağı yıkımın büyüklüğü hakkında da öngörülerde bulunuluyordu. Belgenin içerisinde, “Böyle bir patlama, geniş bir alanda yaşamı yok edebilir. Etki alanının büyüklüğünü tahmin etmek zor, ancak büyük bir kentin merkezini kapsaması muhtemel.” ifadesi yer alıyordu.

Modern silahlar çok daha yıkıcı

Hiroşima ve Nagazaki’de anında yaklaşık 100.000 insan hayatını kaybetmişti ve sonrasında 100.000’den fazla sivil yaşamını yitirmişti. O dönemki bombalar 16 ve 20 kiloton TNT’ye eşdeğerdi. Günümüzde ise ABD ve İngiltere’nin kullandığı W76 tipi termonükleer başlıklar, Hiroşima bombasının altı katı daha güçlü olup yaklaşık 100 kiloton patlama gücüne sahiptir. 1952’de test edilen ilk termonükleer bomba, Hiroşima’daki yıkımdan 500 kat daha fazla bir etki yaratmıştır.

Bugün, dünyada büyük bir şehre, örneğin Londra’ya düşen bir bomba, çeyrek milyonun üzerinde insanın hayatını kaybetmesine sebep olabilir. ABD’nin sahip olduğu en büyük nükleer başlık olan B83 tipi silah, 1,2 megaton yani 1,2 milyon ton TNT gücüne eşittir ve bu bombanın kullanılması bir milyondan fazla insanın anında ölümüne yol açacaktır. Bunun yanı sıra, Rusya’nın Sarmat 2 adlı kıtalararası füzesi, 10 megaton yükle, yani Hiroşima’nın binlerce katı şiddette savaş başlıkları taşıyabilmektedir.

1754462196

Kontrol edilemeyen bir silahlanma yarışı

Dünya genelinde nükleer silaha sahip dokuz ülke bulunmaktadır: Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve İsrail. ABD ve Rusya’nın her birinin yaklaşık 4.000 aktif nükleer başlığı bulunmaktadır ve bu durum, dünya üzerindeki tüm nükleer başlıkların yüzde 90’ını oluşturuyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü raporlarına göre, Çin’in yaklaşık 600 başlığa sahip olduğu ve yıllık 100 yeni silah üretme kapasitesinin bulunduğu tahmin ediliyor. Ayrıca, İngiltere’de dahil olmak üzere beş nükleer güç, silah modernizasyonu ya da miktar artırımı planları yapmaktadır.

1754462212

1940 yılında yazılan muhtırada, “Eğer Almanya’nın bu silaha sahip olduğu ya da olacağı varsayılırsa, en etkili cevap benzer bir bombayla karşı tehdit oluşturmak olur.” denilmekteydi. Ancak Frisch ve Peierls, bombanın gerçek anlamda kullanılacağını asla düşünmemişti. Japonya’daki yıkımdan sonra Peierls, nükleer teknolojiden uzaklaştı ve nükleer silahsızlanma kampanyalarına katıldı. Ancak bu mücadele hala sonuçlanabilmiş değil.

Tehditlerin arttığı yeni bir dönem

Nükleer riskleri azaltmak üzere gerçekleştirilen uluslararası çabalar, Ukrayna’nın işgaliyle birlikte duraklama aşamasına girmiştir. Alexandra Bell, “Nükleer riskleri azaltmak için yürüttüğümüz zorlu ve yorucu çalışmaların ardından şimdi her şey tersine dönmüş durumda.” ifadesini kullanıyor. Çin, olağanüstü bir şekilde silah envanterini artırmaya devam ederken, ABD ve Rusya stratejik istikrar konusundaki diyaloglarını kapatmış durumdalar. Silahsızlanma anlaşmaları ise çöküş aşamasına geldi.

Yeni tehditler, yalnızca uluslararası ilişkilerle sınırlı değil. Hindistan ile Pakistan arasındaki gerginlik, Kuzey Kore’nin tehditleri, Güney Kore’nin buna yanıt olarak silah üretme eğilimleri ve Orta Doğu’da nükleer caydırıcılık arayışları, bu tehditler arasında yer almaktadır.

Ayrıca yapay zekanın askeri kullanımı ve iklim krizi gibi yeni çok katmanlı tehditler, göz ardı edilemeyen unsurlar arasındadır. Alexandra Bell, “Daha tehlikeli, ama farklı bir şekilde,” diyerek bu risklerin toplamının dünyadaki tehditi daha da artırdığını vurguluyor.

 

 

YORUMLAR YAZ