• ALTIN (TL/GR)
    4.384,01
    % 0,21
  • DÜNYA KATILIM AMERIKAN DOLARI
    40,8721
    % 0,79
  • DÜNYA KATILIM € EURO
    47,6998
    % 0,87
  • DÜNYA KATILIM £ POUND
    55,2570
    % 0,96
  • DÜNYA KATILIM ¥ YUAN
    5,7420
    % 2,57
  • РУБ RUBLE
    0,5138
    % 0,36
  • BITCOIN/$
    122.233
    % 1,01
  • BIST 100
    10.954,50
    % -0,76

Türkiye Elektrikte Yön Değiştiriyor; Kömürün Sonu, Güneşin Doğuşu

Türkiye Elektrikte Yön Değiştiriyor; Kömürün Sonu, Güneşin Doğuşu

Türkiye elektrik üretiminde uzun süredir kömürün gölgesinde ilerlerken, 2025 itibarıyla rüzgâr ve güneş enerjisi ipi göğüslemeye başladı. Peki bu değişim ne kadar kalıcı? Fosil yakıtlar tahtı terk ediyor mu, yoksa sadece izne mi çıktı?

Elektrik konusu öyle bir şey ki, kablosu görünmese de hepimiz ona bağlıyız. Ülke olarak yıllardır “elektriği kim üretiyor, nasıl üretiyor?” sorularına genelde “kömürden, gazdan, hidroelektrikten” diye geçiştirerek cevap verdik. Ama artık bu cevabın içeriği değişiyor. 2025’in verileriyle Türkiye, elektrik üretiminde köklü bir değişimin eşiğinde. Üstelik bu kez ana karakterler ne kömür ne gaz. Sahne ışıkları doğrudan güneşin ve rüzgârın üzerine çevrilmiş durumda.

Rüzgâr ve Güneş, Kömürü Solladı

2024’te ilk kez rüzgâr ve güneş enerjisi, yerli kömürden daha fazla elektrik üretti. Bu, enerji tarihinde bir dönüm noktası. Artık “Kömür babadır” diyen jenerasyonun yerini “Güneş paneli şart” diyen gençler aldı. Hem de bu değişim sadece idealist söylemlerle değil, verilerle destekli:

  • Haziran 2025’te Türkiye’nin elektrik üretiminin %51,6’sı yenilenebilir kaynaklardan geldi.
  • Güneş: %14,8
  • Rüzgâr: %13,9
  • Hidroelektrik: %17,6

Yani mevsimsel avantajlar bir yana, üretim tarafında rüzgâr gibi esen, güneş gibi parlayan bir tablo var. Ama Fosil Krallığı hâlâ ayakta. Tabloya biraz uzaktan bakınca hâlâ dumanlar tüten bacalar görünüyor. 2024’te Türkiye’nin toplam elektrik üretiminin %55’lik kısmı hâlâ fosil yakıtlardan geldi. Üstelik bu oranla Türkiye, Avrupa’da kömürle çalışan santrallerden elektrik üretiminde Almanya’yı sollayarak zirveye oturdu.

Tebrik mi edelim, endişe mi duyalım? Cevap: İklim bilimciler çoktan kararını vermiş durumda. 154 milyon tonun üzerindeki karbon salımıyla bu durum bir övünç kaynağı değil, kırmızı alarm!

Depolama ve Nükleer: Geleceğin Jokeyleri

Yenilenebilir enerjinin sürekli ve güvenilir olması için gereken şey ne? Depolama!

Türkiye, bu konuda da ciddi adımlar atıyor. 2030’a kadar 80 GWh enerji depolama kapasitesi hedefleniyor. Ayrıca nükleer enerji de portföyde yerini alacak gibi görünüyor. Akkuyu Nükleer Santrali’nin devreye girmesiyle birlikte hem karbon salımı düşecek hem baz yük güvencesi sağlanacak.

Trend mi, Dönüşüm mü?

Bu noktada asıl soru şu:

Tüm bu veriler geçici bir trend mi, yoksa yapısal bir dönüşümün ayak sesleri mi?

Cevap: Artık güneş doğuyor hem gökyüzünde hem enerji politikalarında. Rüzgâr estikçe yalnızca yapraklar değil, türbinler de dönüyor. Ve insanlar ilk defa elektrik faturasında sadece rakamları değil, arkasındaki kaynakları sorgulamaya başladı.

Kömür bir dönemin gerçeğiydi; şimdi ise gömlek değiştiriyoruz. Üzerimizde hâlâ biraz kurum kalmış olabilir ama bu değişim yıkanmadan gitmeyecek kadar güçlü.

Elektrik üretimi meselesi, sadece santrallerin işi değil. Bu, aynı zamanda gelecek nesillerin nasıl bir dünyada yaşayacağına dair bir tercih meselesi. Türkiye bu tercihi yapıyor gibi görünüyor: daha temiz, daha sürdürülebilir, daha bağımsız bir enerji geleceği…

Kısacası:

  • Güneş açtı,
  • Rüzgâr esti,
  • Kömür ise biraz gölgelere çekildi.

Kontağı hangi kaynaktan açacağımız artık sadece devletin değil, toplumun da kararı olacak.

YORUMLAR YAZ