• ALTIN (TL/GR)
    4.459,80
    % 0,94
  • AMERIKAN DOLARI
    41,0313
    % 0,62
  • € EURO
    48,1030
    % 0,73
  • £ POUND
    55,5501
    % 0,81
  • ¥ YUAN
    5,7755
    % 2,40
  • РУБ RUBLE
    0,5113
    % -0,08
  • BITCOIN/$
    112.612
    % -2,11
  • BIST 100
    11.372,33
    % 0,52

Soğuk Savaş: Küresel İdeolojik Rekabetin Tarihsel Seyri

Soğuk Savaş: Küresel İdeolojik Rekabetin Tarihsel Seyri

Soğuk Savaş, 1947 ile 1991 arasında uluslararası sistemi belirleyen en kritik dönemlerden biridir. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle oluşan güç dengesi, Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasındaki karşıtlık üzerinden iki kutuplu biryapıya dönüştü. Bu süreç, askeri ittifakların kuruluşundan ekonomik bloklaşmalara, teknolojik gelişmelerden kültürel rekabete kadar geniş bir etki alanı yarattı.

Amerika Birleşik Devletleri liberal demokrasi ve piyasa ekonomisi modelini benimsedi. Sovyetler Birliği tek parti yönetimi ve merkezi planlamayadayalı sosyalist sistemi sürdürdü. İki model, devletlerin iç siyasal düzenini belirlediği gibi dış politikada ittifak tercihlerini de yönlendirdi.

1949’da NATO’nun kurulması Batı Bloku’nungüvenlik örgütlenmesini sağladı. 1955’te kurulan Varşova Paktı Doğu Bloku’nun askeri karşılığını oluşturdu. Berlin’in bölünmesi ve 1961’de Berlin Duvarı’nın inşası, ideolojik ayrışmanın mekânsal simgesi oldu. 1962’de Küba Füze Krizi, nükleersavaş ihtimalini en yüksek noktaya taşıdı. Nükleercaydırıcılık, karşılıklı garantili imha doktrini üzerinden kurumsallaştı.

Marshall Planı Batı Avrupa’nın ekonomik toparlanmasını hızlandırdı ve ülkeleri Batı Bloku ile bütünleştirdi (Westad, 2017: 112). Sovyetler Birliği, COMECON aracılığıyla Doğu Avrupa ekonomilerini merkezi planlama ilkelerine bağladı. Batı’da tüketim toplumu ve çok uluslu şirketler ön plandayken, Doğu’da ağır sanayi ve kolektif tarım tercih edildi (Zubok, 2007: 97).

1957’de Sputnik I’in uzaya gönderilmesi ve 1961’de Yuri Gagarin’in uçuşu Sovyetler Birliği’nin bilimsel üstünlüğünü gösterdi (Leffler & Westad, 2010: 228). 1969’da Apollo 11’in Ay’a inişi ABD’nin teknolojik kapasitesini kanıtladı (Gaddis, 2005: 145). Uzay yarışı iki blok arasında prestij mücadelesine dönüştü. Spor, sanat ve medya da rekabetin parçası haline geldi. Satranç, olimpiyatlar ve sinema filmleri propaganda işlevi gördü (Westad, 2017: 221).

1980’lerde Sovyetler Birliği derin bir ekonomik krize girdi. Afganistan müdahalesi mali yük yarattı. Planlı ekonomi üretkenlik sorunlarını çözmedi. Teknolojik gelişmelerde Batı’nın gerisinde kalındı. Mihail Gorbaçov’un Perestroika ve Glasnost politikaları reform hedefi taşısa da istikrar sağlayamadı (Zubok, 2007: 211). 1991’de Sovyetler Birliği dağıldı ve iki kutuplu sistem sona erdi (Gaddis, 2005: 250).

Soğuk Savaş, ittifak yapıları, nükleer stratejiler ve ekonomik bloklaşmalarla uluslararası sistemi dönüştürdü. Bugün NATO’nun varlığı, Rusya ile Batı arasındaki güven krizleri ve Çin’in yükselişi etrafında şekillenen tartışmalar bu mirasın sürdüğünü göstermektedir (Westad, 2017: 379). Bu dönem, ideolojilerin küresel düzeni kuran siyasal ve kurumsal aktörler haline geldiğini açık biçimde ortaya koydu.

Kaynakça

– Gaddis, John Lewis. The Cold War: A New History. New York: Penguin, 2005.

– Leffler, Melvyn P. & Westad, Odd Arne (eds.). The Cambridge History of the Cold War. Cambridge: Cambridge University Press, 2010.

– Westad, Odd Arne. The Cold War: A WorldHistory. New York: Basic Books, 2017.

– Zubok, Vladislav. A Failed Empire: The Soviet Union in the Cold War from Stalin to Gorbachev. Chapel Hill: UNC Press, 2007.

YORUMLAR YAZ