Özkaya, Türkiye’de denizlerde av sezonunun eylül ayında başladığını ve balık sezonunun Karadeniz, Marmara ve Ege denizlerinde 1 Eylül’de “Vira Bismillah” diyerek coşkuyla kutlandığını belirtti. 15 Eylül itibarıyla Akdeniz’de de av sezonunun açılacağı bilgisini verdi.
Balıkçıların bu sezon için umutlu ve heyecanlı olduklarını ifade eden Özkaya, geçtiğimiz yıl palamutun bol olduğunu, fakat palamudun bol olduğu yılların ardından av miktarının genellikle büyük oranda düştüğünü aktardı. Bu döngülerin 3-5 yıllar arası değiştiğini hatırlatan Özkaya, bu yıl palamudun az olmasını beklediklerini ve palamudun az olduğu dönemlerde hamsinin bol olacağına dair saha bilgilerinin olduğunu belirtti. Deniz suyu sıcaklığının 10-15 derecelere düşmesiyle Karadeniz’de yoğun hamsi avcılığının başlayacağını da sözlerine ekledi.
Karadeniz’de bu yıl bol miktarda istavrit olduğunu, ancak balıkların boylarının küçük olduğuna dikkat çeken Özkaya, istavritlerin büyümesini beklemenin daha iyi olacağını ifade etti. “İstavrit, denizin kuru fasulyesidir ve 12 ay boyunca avlanabilir. Diğer türlerde olduğu gibi biz avlamazsak, başka ülkeler balık avlayacaktır. Bu nedenle küçük balıkların olduğu istavrit sürülerinin avlanmaması ve büyük balıkların oldukları sürülere ağ sarılmasının hem balıkçılarımızın kazancı hem de stokların geleceği açısından uygun olacağını düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Özkaya, Marmara’da geçen yıl iklim değişikliği nedeniyle su sıcaklıklarının arttığını, insan kaynaklı kirlilik nedeniyle müsilaj oluştuğunu hatırlatarak, bu gelişmelerin balıkların üreme döngüsünü ve stoklarını olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Marmara’da hamsi avcılığının yoğun olmasa da başladığını belirten Özkaya, su sıcaklığının düşmesiyle buradaki hamsi avcılığının artmasını beklediklerini ifade etti. Ege Denizi’nde ise bu yıl sardalya ve kolyoz avcılığının yoğun olarak yapılmaya başladığını kaydetti.
İklim değişikliğinin balıkçılık üzerindeki etkilerine de değinen Özkaya, bu durumun denizel ekosistemde her geçen gün daha fazla hissedildiğini vurguladı. İklim değişikliğinin yüzey suyu sıcaklığını artırdığını, plankton üretimini azalttığını ve müsilaj gibi zararlı alglerin çoğalmasına yol açtığını belirtti. Özkaya, bu gelişmelerin küçük pelajik balık türlerinin besin zincirini etkileyerek stoklarının azalmasına neden olduğunu da ekledi. “Yüksek su sıcaklığı, dikey karışımın azalmasına ve genç balık ölümlerinin artmasına neden olabilir. Ortalama su sıcaklıklarındaki artış, balıkların üreme dönemlerini de değiştirebilir.” dedi.
Son olarak, balıkçılığın sadece bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda kültürel zenginliğimizin ve sofralarımızın önemli bir parçası olduğunu belirten Özkaya, balıkçıların yasaklara uyması, küçük boy balıkları avlamaması ve sürdürülebilir yöntemlerle avcılık yapması gerektiğini vurguladı. Tüketicilerin de bilinçli tercihlerde bulunmasına ihtiyaç olduğunu belirtti.