İzmir sanayisinde bir dönem ülke ekonomisinin lokomotifi sayılan köklü firmalar, artık ayakta kalmakta zorlanıyor. Konkordato ilan eden şirketlerin sayısı her geçen gün artarken, ne konkordato başvurusu yapabilen ne de iflas tabelası asabilen işletmelerin sayısı da hızla yükseliyor. Bu şirketler, adeta “ne ölü ne diri” durumda olan zombi firmalara dönüşmüş durumda.
Sanayide Derin Çöküş
Hükümetin 2,5 yıldır sürdürdüğü kemer sıkma politikası, üretim cephesinde ciddi bir daralma yarattı. Yüksek faiz oranları nedeniyle yatırım yapamayan, ürettiği malı satamayan sanayici, aynı zamanda döviz kuru baskısıyla dış pazarda da rekabet gücünü yitiriyor. Bu tablo, bir kısım şirketi havlu atmaya zorlarken, bazılarını da mahkeme kapısına, konkordato başvurusuna sürüklüyor. Ancak arada kalan bir kesim, “gemisini yüzdürme” umuduyla yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide tutunmaya çalışıyor.
Tefecilik Olağan Hale Geldi
İzmir’in organize sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren iş insanları, finansmana erişim zorluğunu artık “Bankacılarla tefeciler arasında sıkıştık” sözleriyle anlatıyor. Şehrin tanınmış bir makine üreticisinin, nakit ihtiyacını karşılayabilmek için yüksek faizle özel borçlanmaya gittiği biliniyor. Yani tefecilik, sanayide olağan finansman aracı haline gelmiş durumda.
Ticaret Sicil kayıtlarına göre el değiştiren firma sayısındaki artış da dikkat çekici. İzmir’in sanayi belleğinde iz bırakmış 40–50 yıllık aile işletmeleri, birer birer el değiştiriyor. Kimi borçtan kurtulmak için, kimi faiz yükünü taşıyamadığı için, kimisi de sessizce, muvazaalı satışlarla markasını başkalarına devrediyor. Adı aynı, logosu aynı ama sahiplik artık bambaşka.
Gölge Sahipler ve Muvazaalı Satışlar
Faizlerin yüzde 50’lerin üzerine çıktığı bir dönemde, kimse zarar edeceğini bile bile sanayiye yatırım yapmaz. Ancak görünürde şirket el değiştiriyor, perde arkasında ise eski sahipler “gölge ortak” olarak kalıyor. Bir dönem İzmir’in önde gelen sanayicilerinden birinin, borçlarından kurtulmak için şirket hisselerini başka birinin üzerine devrettiği öğrenildi. Bu tür işlemlere kulislerde “marka kalsın ama sahiplik değişsin” deniyor.
Zombi Firmalar Ekonomiyi Tüketiyor
İzmir’deki bu tablo, sadece yerel bir kriz değil; Türkiye sanayisinin genel fotoğrafını da yansıtıyor. Krediyle yaşayan, sermaye koyamayan, borç ödeyemeyince yeni borç alan firmalar ekonomiyi diri tutuyormuş gibi görünse de aslında kaynakları tüketiyor.
Ölü Mü Diri Mi Belli Değil
Hazır giyimden makine imalatına, dökümden tekstile kadar katma değeri yüksek sektörlerde artık kapitalizmin temel kuralı işlemiyor. Ne iflas eden var ne büyüyen. Ancak bu “ölü mü diri mi belli olmayan” firmalar, ekonomideki en tehlikeli belirsizliği yaratıyor. Sahibi belirsizleşen bu yapılar, ekonominin karanlık yüzünü oluşturuyor.