Bakan Şimşek: Yeşil dönüşümde önemli bir potansiyele sahibiz.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından “Küresel Zorluklar: Yeni Gerçeklere Uyum” temasıyla düzenlenen 16. Boğaziçi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, küresel ekonomideki belirsizlikleri ele aldı. Şimşek, geçmişe nazaran gerileme olsa da belirsizliğin hala yüksek olduğunu ifade etti.

Belirsizliğin temel nedenleri arasında yüksek küresel borçluluk, yaşlanan nüfus, teknolojik eşitsizlikler, iklim değişikliği ve bölgesel çatışmaların bulunduğunu vurgulayan Şimşek, küresel büyüme tahminlerinin zayıf seyrettiğini belirtti.

Son yıllarda küresel büyümenin yüzde 3 civarında sıkıştığını hatırlatan Şimşek, bu oranın finans krizinden önce yüzde 4,5-5 seviyesinde olduğunu kaydetti. Düşük büyümenin artık “yeni normal” olduğu mesajını verdi.

Türkiye’nin son 22-23 yıldaki ortalama büyüme oranının yüzde 5,5 civarında olduğunu dile getiren Şimşek, “Çin ve Hindistan hariç, gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında Türkiye güçlü bir konumda. Hatta bu iki ülkeyi de dahil ettiğinizde Türkiye önemli bir mesafe katetti.” şeklinde konuştu.

Bakan Şimşek, uluslararası yatırımlarda iç talebe ve hizmet ihracatına dayalı büyüme gösteren ülkelerin öne çıktığını vurgulayarak, Türkiye’nin sağlam iç talebinin ve artan hizmet ihracatının ön plana çıktığını belirtti. Bu yıl 65 milyar dolarlık hizmet ihracatı fazlası vermesinin beklendiğini ekledi.

Küresel ticaretteki korumacılık eğilimlerine rağmen Türkiye’nin bu durumdan daha az etkilendiğini aktaran Şimşek, ihracatın büyük bir kısmının serbest ticaret anlaşması olan ülkelerle yapıldığını kaydetti. Şu anda 54 ülke ile STA’nın bulunduğunu hatırlattı.

İhracatta dost ülkelerin toplam ihracatın yüzde 80’inden fazlasını oluşturduğunu vurgulayan Şimşek, hizmet ticaretinde fazlanın önemine dikkat çekti. Küresel ticaretin parçalanması ihtimaline karşı bölgesel entegrasyona odaklandıklarını ifade etti.

Türkiye’nin stratejik ulaşım koridorlarına değinen Şimşek, Irak’tan Londra’ya kadar uzanan bir kara ve demir yolu hattının sağladığı avantajları anlattı. Hem Birleşik Krallık hem de Avrupa Birliği ile mevcut ticaret anlaşmalarını genişletme yönünde çalıştıklarını belirtti.

Hizmet ihracatındaki başarıdan bahseden Bakan Şimşek, turizm, müteahhitlik, sağlık, eğitim, dizi ve oyun ihracatıyla ilgili önemli rakamlara ulaştıklarını aktardı. Küresel borçluluğun artmasına dikkat çeken Şimşek, Türkiye’nin toplam borçluluk oranının yüzde 89 seviyesinde bulunduğunu, dünya genelinde bu oranın çok daha yüksek olduğunu söyledi.

Yapısal reformların uygulanmasının kaynak gerektirdiğine vurgu yapan Şimşek, düşük borçluluk ve güçlü kamu maliyesinin beklenmedik şoklara karşı kaynak yaratma kapasitesini artırdığını belirtti.

Türkiye’nin yapay zekada gelişmekte olan ülkelerin önünde olduğunu, ancak gelişmiş ülkeleri yakalamak için altyapıya yatırım yapılması gerektiğini ifade eden Şimşek, kadınların iş gücüne katılımını artırma yönünde adımlar attıklarını da belirtti.

Yenilenebilir enerji, madencilik ve sürdürülebilir yatırımlardan bahseden Şimşek, Türkiye’nin savunma sanayisi alanında 1400 aktif proje sürdürdüğünü ve ihracatın hız kazandığını belirtti. Ekim itibarıyla savunma sanayisi ihracatının 8 milyar doları geçtiğini sözlerine ekledi.

Bakan Şimşek, Türkiye’nin güçlü bir savunma sanayisi altyapısı geliştirdiğini ve bu sürecin barış ve istikrar açısından da önemli olduğunu ifade etti. Ayrıca, uygulanmakta olan programların mali disiplin ve fiyat istikrarını hedeflediğini belirtti.

Enflasyondaki düşüşe dikkat çeken Şimşek, enflasyonun yüzde 65 seviyesinden yüzde 32’ye kadar gerilediğini, önümüzdeki üç yılın dezenflasyonu destekleyeceğini ve tek haneli seviyelere dönmesini beklediklerini söyledi.

Türkiye’nin uluslararası sermaye piyasalarına erişiminin iyileştiğini vurgulayan Şimşek, dış borçlanma ihtiyaçlarının hızla düştüğünü belirtti. Türkiye’nin yatırım yapılabilir nota giden yolda ilerlediğini ifade eden Bakan Şimşek, Türk lirasına yönelik endişelerin temelsiz olduğunu belirtti.

Bakan Şimşek, küresel zorlukların fırsata çevrilmesi gerektiğini vurgulayarak, Türk iş dünyasının bu perspektifle hareket etmesini tavsiye etti.