Fed’in politika faizini 25 baz puan indirerek yüzde 4-4,25 aralığına çekmesi ve Başkan Jerome Powell’ın “kısa vadede enflasyon riskleri yukarı, istihdam riskleri aşağı yönlü” mesajlarının piyasalardaki yansımaları öne çıkıyor. Fed, bu indirimle birlikte ekonomik projeksiyonlarını güncelleyerek federal fon oranına ilişkin yıl sonu tahminini yüzde 3,6’ya çekti. Bu güncelleme, 2025’te ek gevşeme olasılığına işaret ediyor.
Powell, toplantı sonrasında daha “nötr” bir politika duruşuna geçtiklerini ve 50 baz puanlık bir indirim için yaygın destek bulunmadığını vurguladı.
Fed, Aralık 2024’ten bu yana ilk faiz indirimini gerçekleştirmiş oldu. Para piyasalarında ek gevşeme beklentileri 2026’ya taşınırken, önümüzdeki yıl için üç indirim olasılığı fiyatlanmaya başladı.
Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari, bu haftaki indirimi destekledi ve yıl içinde iki indirim daha öngördüğünü belirtti. Diğer yandan, yeni atanan ve önceki toplantıda 50 baz puan indirime karşı oy kullanan Stephen Miran, tarifelerin enflasyonist etki doğurmayabileceğini ifade etti.
Küresel olarak, ABD Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in gerçekleştirdiği telefon görüşmesine dair olumlu açıklamalar yapıldı. İki liderin Rusya-Ukrayna Savaşı ile ilgili fikir alışverişinde bulunduğu bildirildi. Trump’ın ekim sonunda Güney Kore’de gerçekleşecek APEC Zirvesi’nde Şi ile yüz yüze görüşeceğini açıklaması, her iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri yatırımcıların gündemine taşıdı.
Ayrıca, yatırımcıların önceliği ABD ile Birleşik Krallık arasında yapay zeka, sivil nükleer enerji, füzyon ve kuantum teknolojilerini kapsayan Teknoloji Refahı Anlaşması’na yönelik mutabakat zaptı oldu.
Bu süreçte, İngiltere Merkez Bankası (BoE) politika faizini yüzde 4’te sabit tuttu ve niceliksel sıkılaştırmanın hızını azalttı.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, etkin ve verimli denetim ile finansal sistemin dayanıklılığını koruyacaklarını belirtti. Avro Bölgesi’nde enflasyon ağustosta yıllık bazda yüzde 2 artış kaydetti.
Asya’da, Japonya Merkez Bankası (BoJ) faizi 7’ye karşı 2 oyla yüzde 0,5’te bıraktı. Çin’in Hong Kong Özel İdari Bölgesi, Fed’in politika faizini 25 baz puan indirmesinin ardından dolara bağlı kur rejimi nedeniyle gösterge faizinde aynı oranda kesinti gerçekleştirdi.
Jeopolitik alanda, Avrupa’da devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı, enerji emtialarında risk primini canlı tutmayı sürdürürken, Ukrayna’nın Rus petrol tesislerine yönelik saldırıları petrol fiyatları üzerinde etkili oldu.
Gelecek haftada, Powell’ın değerlendirmeleri, ABD büyüme ve PCE verileri ile ABD-Çin arasındaki gelişmeler, emtia fiyatlamalarında belirleyici olmayı sürdürecek.
Bu gelişmeler ışığında, ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi haftayı yüzde 4,13 seviyesinde tamamlarken, dolar endeksi yatay seyirle 97,6’da kapandı. Endeks, geçen hafta 96,2 ile son 3,5 yılın en düşük seviyesini görmüştü.
ALTINDA YENİ REKOR
Değerli metaller, tamamlanan hafta boyunca dalgalı bir seyir izlerken, sanayi kullanımıyla dikkat çeken paladyum hariç pozitif bir görünüm sergiledi.
Fed’in faiz indirimi beklentileri doğrultusunda haftanın başından itibaren değer kazanan değerli metaller, Powell’ın belirsiz mesajları sonrası kar satışlarıyla gerileme yaşasa da haftanın son gününde yeniden destek buldu.
Analistler, kıymetli metallerin merkez bankalarının alımları ve güvenli liman talebinden önemli ölçüde destek gördüğünü belirtiyor. Ancak Fed’in politika görünümünün temel yönlendirici unsur olmaya devam ettiğini ifade ediyorlar.
Altının ons fiyatı, faiz kararının ardından 3 bin 707 dolara çıkarak yeni bir rekor tazelerken, Powell’ın açıklamaları sonrasında yaşanan kar satışları ile gerileyerek haftayı 3 bin 685 dolardan kapattı. Bu, yılbaşından bu yana %40,5 değer kazanması anlamına geliyor.
Gümüş fiyatı, altı takip ederek yükselişine devam etti. 2011’den bu yana görülen en yüksek seviyelere çıkan gümüş, yılbaşından bu yana %43,1 değer kazanarak haftayı 43,08 dolardan tamamladı.
Analistler, Hindistan’ın dünya genelindeki en büyük gümüş tüketicisi olmasının yatırım ve sanayi talebini artırdığını ve bu durumun küresel fiyatları 14 yılın zirvesine yakın seviyelerde tuttuğunu aktardı.
Değerli metallerde, ons bazında fiyatlar, gümüşte %2,1, altında %1,2, platinde %0,9 değer kazanırken, paladyumda %4 değer kaybetti.
BAZ METALLER NEGATİF BİR SEYİR İZLEDİ
Baz metaller, tamamlanan haftada negatif bir seyir izledi. Fed’in metnindeki temkinli dil ve Powell’ın “risk yönetimi amaçlı” faiz indirimi vurgusu, küresel büyümeye yönelik soru işaretlerini tam anlamıyla gidermedi. Ayrıca, Çin’den gelen makro ekonomik veriler baz metaller üzerinde baskı oluşturdu.
Çin’de açıklanan veriler, ekonomik aktivitenin zayıf seyrettiğini gösterdi. Emlak sektörü ve altyapı talebindeki durgunluk, çelik ve bakır gibi metallere yönelik iç talebi olumsuz etkiledi. Ülkede ham çelik üretimi haziranda yıllık bazda %9 düştü. Çimento ve cam tüketimindeki azalma, inşaat sektöründeki zayıflığın bir diğer göstergesi oldu.
Bu bağlamda, baz metallerde tezgah üstü piyasada bu hafta fiyatlar, libre bazında çinkoda %1,9, alüminyumda %1, nikel ve kurşunda %0,7, bakırda ise %0,2 değer kaybetti.
PETROL FİYATLARINDA TALEP ENDİŞESİ
Düşük faiz oranlarının petrol talebini desteklemesine karşın, Fed’in son faiz indirimi sonrası piyasalardaki haber akışı, yıl içinde iki ek faiz indirimini şimdiden fiyatladığına dair endişeleri artırdı.
ABD’de distilat stoklarının 1 milyon varil artış beklentisine karşın 4 milyon varil yükselmesi, ülke petrol talebine yönelik kaygıları artırarak fiyatlar üzerinde baskı oluşturdu.
Bu durumun yanı sıra, analistler OPEC+’ın planladığı üretim artışları ve ABD’deki yakıt ürünleri stoklarındaki arz fazlası sinyallerinin piyasaları olumsuz etkilediğini belirttiler.
Bütün bu gelişmeler neticesinde, Brent petrolün varil fiyatı %0,8 azalırken, New York Ticaret Borsası’nda işlem gören doğal gazın İngiliz termal birimi (MMBtu) cinsinden fiyatı %1,8 değer kaybetti.
TARIM EMTİALARI NEGATİF SEYRETTİ
Tarım emtiaları tamamlanan haftada arz fazlası beklentileriyle negatif bir seyir izledi. Buğday ve mısırda rekor üretim tahminleri ile yüksek stok tahminleri fiyatlar üzerinde aşağı yönlü baskı kurdu. Avrupa, Rusya ve Kuzey Amerika’daki güçlü rekolte beklentileri alıcıların pazarlık gücünü artırarak küresel fiyatlar üzerinde olumsuz etki yarattı.
Soya fasulyesinde rekor seviyedeki iç işleme ve biyoyakıt kaynaklı yağ talebindeki düşüş, sınırlayıcı oldu. Ancak yaklaşan Güney Amerika hasadı ve ABD’deki arz beklentileri nedeniyle haftayı negatif seyirle tamamladı.
Chicago Ticaret Borsası’nda bu hafta kile başına fiyatlar pirinçte yatay seyrederken, soya fasulyesinde %1,9, mısırda %1,3, buğdayda ise %0,2 azaldı.
ABD’de faaliyet gösteren emtia borsası Intercontinental Exchange’te libre bazında fiyatlar, kahvede %8, pamukta %0,8 ve şekerde %2,1 düştü. Kakaonun ton başına fiyatı ise haftayı %2,7 değer kaybıyla kapattı.