Perşembe günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 6 yıl aradan sonra tekrar ABD Başkanı Donald Trump’la görüşmek üzere Beyaz Saray’ı ziyaret etti. Görüşme öncesinde Türkiye, 2018’den bu yana bazı ABD menşeli ürünlere uyguladığı ek gümrük vergilerini kaldırdı. İki buçuk saati aşan Erdoğan Trump görüşmesinde savunma, enerji, ticaret ve diplomasi başlıkları öne çıktı.
Erdoğan–Trump görüşmesinde en çarpıcı başlık Türkiye ile ABD arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması ile ilgili hedef oldu. Havacılık, savunma, enerji, tarım, sağlık ve teknoloji sektörleri bu hedefe ulaşmada öne çıkan sektörler olacak. Hâlihazırda iki ülke arasındaki ticaret hacmi 30 milyar doların üzerinde. 2024 yılında Türkiye’nin ABD’ye ihracatı 16,4 milyar dolar ABD’den yapılan ithalat ise 16,2 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Havacılık ve savunma alanındaki iş birliği çerçevesinde F-16 ve F-35 programları dikkat çekti. Türkiye, 2002’den bu yana F-35 projesinin ortağı. Proje için yaklaşık 1,5 milyar dolar katkı sağlamasına rağmen 2021 yılında Rahip Brunson krizi sonrasında Trump tarafından programdan çıkarılmıştı.
Trump Türkiye’nin yeniden programa dahil olmasının “mümkün olabileceğini” dile getirdi. Peki Türkiye ABD’den F35 mi satın alacak? Tekrar programa dahil mi olacak? Caatsa yaptırımlarının kalkması, Türkiye’nin tekrar F35 programına alınması, ABD Kongresi’nin onayına bağlı. Trump yaptırımları kısa süreliğine askıya alabilir, fakat kongrenin onayı olmadan kalıcı bir şekilde kaldıramaz.
Türkiye’ye uygulanan Caatsa yaptırımları Türkiye’nin Rusya’dan S400 Hava savunma sistemlerini satın alması nedeniyle 7 Nisan 2021’de devreye girmişti. Açılımı Amerika’nın Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası (Countering America’s Adversaries Through Sanctions Act) olan CAATSA hali hazırda Tiran, Kuzey Kore, Rusya ve Türkiye’ye yaptırımlar uygulayan bir Birleşik Devletler federal yasası. Özetle hukuki olarak Türkiye Amerika’nın düşmanı olarak tanımlanıyor.
F-16 konusunda ise Türkiye’nin hem ilave alım hem de mevcut filonun modernizasyon talebi uzun süredir gündemde. Görüşme öncesinde bu konuların masada olması beklense de zirve sonrasında modernizasyona ilişkin somut bir ilerleme sağlandığına dair resmi bir açıklama yapılmadı.
Havacılık sektöründe sürdürülecek iş birliğinin diğer ayağı Türk Hava Yolları’nın 150’si kesin, 75’i opsiyonlu toplam 225 Boeing uçağı siparişi ile ilgiliydi. Boeing 737 siparişleriyaratacağı ticari hacmi bakımından görüşmenin en dikkat çekici sonuçlarından biri oldu. Boeingleri kaça alacağımız konusunda bir açıklama yok. Bir Boeing 737’nin maliyetinin 100 milyon doların üzerinde olduğu dikkate alındığında, siparişin toplam büyüklüğünün 20–25 milyar dolar seviyesine ulaşabilir. Bu denli yüksek maliyet, Türkiye’nin cari açığı üzerinde doğrudan etkili olabilecek niteliktedolayısıyla akıllara ilk gelen bu maliyetin nasıl karşılanacağıkonusu oldu. Maliyeti karşılamak için yeni vergi paketleri gelir mi? İlerleyen günlerde göreceğiz.
Trump’ın Rahip Brunson ’un serbest bırakılmasını “çok önemli bir adım” diye hatırlatması ise, ABD’nin Türkiye ile ilişkilerinde pazarlıkçı yaklaşımını sürdürdüğünü gösteriyor. Görüşme notlarından anladığım kadarıyla F35 alımının serbest bırakılması da Rusya’yla enerji ticaretinin yavaşlatılmasına bağlı. Trump açıkça “Rusya’dan petrol ve gaz almayın”mesajı verdi ve bunun yerine Amerikan sıvılaştırılmış doğalgazının (LNG) tercih edilmesini istedi.
Ekonomik iş birliği çerçevesinde Türkiye ABD’den yirmi yıl boyunca yaklaşık 43 milyar dolar tutarında LNG ithalatı yapacak. 2026 itibarıyla başlayacak teslimatlarda yıllık yaklaşık 4 milyar metreküp, toplamdaysa 70 milyar metreküp doğalgaza denk LNG alacak. Bu mutabakat, resmi söylemde “enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi” olarak yorumlanıyor ancak boru hattı gazına kıyasla LNG daha pahalı hem de ABD’den LNG temin etmek için gazın sıvılaştırılması, deniz yolu ile taşınması, yeniden gazlaştırılması işlemlerinden geçmesi gerekiyor. Bu süreç maliyetleri önemli oranda artırıyor. Taşıma maliyetlerinin “~1 USD/mcf” düzeyinde olabileceği model varsayımları var ancak bu rakam mesafeye, navlun koşullarına, tanker fiyatlarına ve sözleşme detaylarına göre çok farklılaşabilir
Karadeniz’de keşfedildiği açıklanan 75 milyar metreküplük gaz rezervinin akıbeti belirsizliğini korurken, Doğu Akdeniz’deki enerji arama faaliyetleri görüşmenin öne çıkan başlıkları arasında yer almadı. ABD’nin ekonomik çıkarlarına uygun bir enerji politikası gözeterek Rusya’yı karşımıza alarmıyız? Ankara, farklı kutuplar arasında dengeyi nasıl sağlayacak? Tabi bütün bunlar siyasetin konusu.
Alma verme dengesi açısından bakarsak görüşme ABD’nin oldukça lehine görünüyor. Gazze ile ilgili ise Trump’ın değindiği tek konu rehine krizi oldu. Ortada çözümsüz kalmış birçok var. Heybeliada Ruhban Okulu k ise başlı başına ayrı bir yazısı konusu. O yazıyı Burak Aksoy’un kaleminden okumayı isterim. Görüşmenin basına kapalı 18 dakikalık bölümünde ne konuşuldu? Onu da İlerleyen günlerde yaşayıp göreceğiz.
Piyasaların gözlüğüyle bakarsak ABD ile ilişkilerimiz güçlü.Ekonomik iş birliğimiz artıyor.
İYİ PAZARLAR.