• ALTIN (TL/GR)
    5.359,52
    % 0,56
  • AMERIKAN DOLARI
    42,1235
    % 0,23
  • € EURO
    48,3957
    % 0,44
  • £ POUND
    54,8785
    % 0,24
  • ¥ YUAN
    5,9683
    % 2,24
  • РУБ RUBLE
    0,5189
    % -0,30
  • BITCOIN/$
    101.901
    % -2,47
  • BIST 100
    10.924,41
    % 0,09

Türkiye’de Gençlik Krizi: Eğitim ve İstihdam Arasında Boşlukta Kalan Nesil

Türkiye’de Gençlik Krizi: Eğitim ve İstihdam Arasında Boşlukta Kalan Nesil

Türkiye Gençliğini Kaybetme Riskiyle Karşı Karşıya

Fransız Le Monde gazetesi, Türkiye’nin son yıllarda geçirdiği ekonomik ve toplumsal değişimlerde genç kuşakların en büyük yükü taşıdığını yazdı. Gazeteye göre ülke, “bir nesli kaybetme riskiyle” karşı karşıya. Gençler artık eğitim sisteminde ilerleyemiyor ve istihdam piyasasında yer bulamıyor.

Türkiye’de 18-24 yaş grubundaki gençlerin yaklaşık üçte biri ne eğitimde ne de iş hayatında bulunuyor. Bu oran Avrupa ortalamasının iki katı. Genç kadınlarda durum daha çarpıcı; yüzde 42’si işgücü piyasasının tamamen dışında. Yükseköğretim mezunu kadınlarda bile işsizlik oranı lise mezunlarından yüksek. Kadınların üretim süreçlerinden kopması, toplumun gelecekteki refah potansiyelini doğrudan sınırlıyor.

Üniversite Mezunları Arasında Artan İşsizlik

Le Monde’un analizine göre Türkiye, üniversite mezunlarının istihdam oranında Avrupa’da son sırada yer alıyor. Ayrıca üniversite mezunlarının işsizlik oranı, genel işsizlik oranının üzerinde seyrediyor. Bu tablo, yükseköğretimin artık gençlere güvenli bir gelecek sunamadığını gösteriyor.

Gençler uzun eğitim süreçlerinin ardından kapalı bir iş piyasasıyla karşılaşıyor. Çoğu düşük ücretli veya geçici işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Böylece üniversite diploması, sosyal ve ekonomik yükselme aracı olma özelliğini kaybediyor.

Eğitim Harcamalarındaki Gerileme

Türkiye’nin eğitim bütçesi Avrupa ortalamasının çok gerisinde. Devlet, ilkokul ve ortaokul düzeyinde öğrenci başına yılda ortalama 3.473 avro, yükseköğretimde ise 9.324 avro harcıyor. OECD ortalamaları sırasıyla 11.652 avro ve 18.471 avro düzeyinde.

Bu fark, niteliksel bir farkı da yansıtıyor. Öğretmenlerin ve akademisyenlerin gelir artışları sınırlı kaldı. Deneyimli profesörlerin maaşları, yeni başlayan akademisyenlerden yalnızca yüzde 29 fazla. OECD ülkelerinde bu fark ortalama yüzde 60. Bu durum, akademide tecrübeli kadroların sistemde kalmasını zorlaştırıyor ve gençlerin aldığı eğitimin kalitesini doğrudan etkiliyor.

Eğitim ve İşgücü Arasındaki Kopukluk

Sorun sadece kaynak yetersizliğiyle sınırlı değil. Eğitimle istihdam arasındaki bağ zayıf. Üniversiteler hızla artarken mezunlar, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu becerilere sahip olmadan mezun oluyor.

Mühendislik, bilişim ve finans gibi alanlarda kalifiye işgücü açığı devam ederken, sosyal bilimlerde mezun fazlası oluşuyor. Bu dengesizlik, genç işsizliğini yapısal hale getiriyor ve beyin göçünü hızlandırıyor.

Genç Kadınların Dışlanması

Genç kadınlar bu tablonun en kırılgan kısmında yer alıyor. Toplumsal roller, bakım yükü ve düşük ücretli işlerin yaygınlığı, kadınların üretim hayatına katılımını zorlaştırıyor. Eğitimde kazandıkları becerileri iş hayatına aktaramayan kadınlar, hem bireysel potansiyellerini hem de ülkenin üretim kapasitesini sınırlayan bir yapının içinde kalıyor.

Reform İhtiyacı ve Gelecek Perspektifi

Le Monde’un değerlendirmesi, Türkiye’nin genç nüfusunu kazanması için kapsamlı bir dönüşüme ihtiyaç duyduğunu vurguluyor. Eğitime yapılan yatırımın artması, üniversite-sanayi işbirliklerinin güçlenmesi, bölgesel eşitsizliklerin azaltılması ve mesleki eğitim programlarının geliştirilmesi öncelikli adımlar arasında yer alıyor.

Eğitim ve istihdam politikaları arasında kurulacak güçlü bağ, gençlerin üretkenliğini artırabilir. Akademik liyakat sisteminin yeniden tesis edilmesi, öğretmen maaşlarının iyileştirilmesi ve kadın istihdamını destekleyen politikaların uygulanması, demografik avantajın sürdürülebilir hale gelmesini sağlayabilir.

Geleceğin Belirleyici Eşiği

Türkiye, genç nüfusuyla ekonomik büyüme potansiyeline sahip bir ülke. Ancak bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için gençlerin eğitimde ve iş hayatında kalması şart. Şu anda milyonlarca genç sistemin dışında kalmış durumda. Bu tablo değişmezse, ülkenin uzun vadeli kalkınma hedefleri ciddi biçimde risk altına girebilir.

Le Monde’un ortaya koyduğu analiz, Türkiye’nin genç kuşağı için bir uyarı niteliği taşıyor. Eğitimle istihdam arasındaki kopukluk giderilmezse, ülke genç nüfusunu avantaja dönüştürme fırsatını kaybedebilir.

YORUMLAR YAZ