featured
  1. Haberler
  2. Borsa
  3. BORSADA VE KUMARDA RİSKİN DANSI: YATIRIM MI BAĞIMLILIK MI?

BORSADA VE KUMARDA RİSKİN DANSI: YATIRIM MI BAĞIMLILIK MI?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsanımız, kendini dünyanın en akıllı insanı olarak görür. Bilmediği yoktur, her konuda yorum yapar, analiz sunar ve bunları çevresiyle paylaşmaktan çekinmez. Bu özellik, kumarhane masalarından borsa tahtalarına kadar her yerde kendini gösterir. Tıpkı borsa gibi, kumarhaneler de içinde türlü hikayeler barındıran ve kazanç uğruna riskin dans ettiği sahnelerdir. Aralarındaki benzerlikleri yadsımak güçtür, ama sakın yanlış anlamayın; her kumarbaz borsacı olmadığı gibi, her borsacı da kumarhanenin yolunu tutmaz. Ancak, bu iki dünyanın insanları birbirine oldukça benzer.

Geçtiğimiz günlerde Twitter’da –şimdi adıyla X’te– videolarımdan biri paylaşıldı. Milyonları bulan izlenme sayısıyla gözler üzerime çevrildi, insanlar “Bu adam kim?” diye merak etti. Derken, borsacılar toplandı kanalda ve dediler ki: “Serdar abi, anlat bize!” Öyle ya, anlatılması gereken çok şey vardı. Borsa ile kumar arasında, görünmeyen ama kuvvetli bağlar vardı; kimi zaman başarıya yüklediğimiz anlamlar, kimi zaman ise başarısızlığa bulduğumuz bahanelerdi bu bağları güçlendiren.

Her şey yolundayken insanımız bütün payı kendine biçer. Hatırlayın, borsa iki yıl boyunca durmaksızın yukarı gitmişti, yükselmişti. Bizim insanımız da bu dönemde kazandıkça kazandı, yatırım dünyasına ayak bastı, birçoğu kısa sürede “uzman” ve “stratejist” oluverdi. Bir unvan deryası doğdu; yatırım koçları, teknik analiz guruları… “Biz bu işi biliriz,” dediler. Peki ya işler kötüye gittiğinde? Borsada düşüş başladığında aynı özgüven kaybolur, yerini suçlayacak birilerini arayan ifadelere bırakır. SPK’dan, ekonominin başındaki isimlere, hatta küresel borsalara kadar herkes hedef tahtasına oturur. Aynı hikaye kumarhane masalarında da yaşanır; kazandıklarında sultan gibi hissedenler, kaybettiklerinde ise hileden ve şanssızlıktan şikayet ederler. İşte bu benzerlik, insana dair bir şeydir, kazandığımızda sahiplenme, kaybettiğimizde ise suçlayacak bir dış unsur arama refleksimizdir.

Ve bu iki dünyayı birbirine benzeten bir diğer ortak payda ise risktir. Evet, kumar da borsa gibi bir risk oyunudur. Bir bankada yatırım hesabı açmak istediğinizde size risk profilinizi ölçen bir test yapılır, sizi faize mi yönlendirecekler, hisse senedine mi, yoksa vadeli işlemler gibi daha yüksek riskli alanlara mı, o test belirler. Kumarhanede ise bu testi kendiniz yaparsınız; belki de ilk başta yalnızca bir 50 dolarla başladığınız oyunda risk iştahınız gittikçe açılır. O 50 dolar, risk dünyasında atılan ilk adımdır ve dikkat edilmezse, bu ilk adım insanı kayıplarla dolu bir yola sürükleyebilir.

Kumarhanede de borsada da kazanç bir yanılsamadır. Çünkü işin içinde borç ve sermaye varsa, kaybetme ihtimali en baştan var demektir. Para kazanma arzusuyla kredi çekip borsaya girenler de, borçla kumar oynayanlar da sonunda benzer bir sona doğru yol alır. O sona vardıklarında ise geriye yalnızca mutsuzluk, pişmanlık ve kaybedilmiş bir hayat kalır. Kumarhanenin parlak ışıkları, borsanın dalgalanan grafiklerinin çekiciliği; hepsi, içinde büyük bir uçurum barındıran albenilerden ibarettir.

Bir de işin “vade” tarafı vardır. Kısa, orta ve uzun vadeler… Bu vadeler borsa yorumcuları arasında anlaşılması güç ve sonsuz bir tartışmanın konusudur. Türkiye’de kısa vade bir saat ya da birkaç gün olarak algılanır, borsadaki yeni yatırımcılar içinse bu süre üç güne kadar iner. Oysa, Amerika ve Avrupa’da bir yatırımcı için kısa vade bir yıl olabilir. Kumarhanede ise kısa vade dakikalara sığar; rulet topunun dönerken geçirdiği birkaç saniye, blackjack masasında birkaç el. Ne var ki kumarhanede uzun vade diye bir kazanç umudu yoktur. Kumarhaneye uzun vadeli giren herkes, sonunda paralarını kaybeder. Kazanmak için biraz risk almak elbette kaçınılmazdır; ama kumarhanenin vadelerinde uzun süre kalanlar için kaybetmek, kaçınılmaz sondur.

Bir konuya da değinmekte fayda var.

“Kendisini kumarın kralı ilan eden, ‘Ben kumardan dünyaları kazanıyorum,’ diye övünen birine mi rastladınız? O halde bilin ki onun parası çoktan tükenmiştir ve şimdi sıradaki kurbanını arıyordur. İşte o an kulağınıza fısıldadığı sözleri duyar gibi olursunuz: ‘Bak kardeşim, bana bir 100 dolar ver de sana blackjack’in inceliklerini öğreteyim!’ Sanki o masada dünyanın en büyük sırları çözülüyor. Oysa blackjack öyle karmaşık bir oyun değil; beş yaşındaki bir çocuğa bile iki dakikada anlatabileceğiniz kadar basit. Ama, işte işin cilvesi burada; size o iki dakikalık bilgi için 100 dolar çarpacak!

Öyleyse, borsa ile kumar arasında görünmez bağlar ve benzerlikler kadar, ayırıcı çizgiler de vardır. Borsa bir yatırım aracı olarak düşünülebilir; doğru yapıldığında, sabırla ve bilgiyle yaklaşılırsa bir kazanç sağlar. Kumar ise ne bir yatırım aracıdır ne de bir eğlence; o, insanı hüsrana sürükleyen bir bağımlılıktır.

KAYNAK : Serdar Tavus https://youtu.be/X0SCfF6oI4k?si=c_4HybfHoOyrlzCV

BORSADA VE KUMARDA RİSKİN DANSI: YATIRIM MI BAĞIMLILIK MI?
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.