Bazen hikayeler çok şey anlatır . Vakti zamanında bir reklam vardı hatırlar mısınız? “Kontrolsüz güç, güç değildir” diye. Hikayemizde tam bunun üstüne kurgulandı….
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde
Daidalos ve oğlu İkarus varmış
Daidalos, yetenekli bir mimar ve mucitti. Kral Minos’un emriyle, yarı insan yarı boğa olan Minotor için bir labirent inşa etti. Labirent o kadar karmaşıktı ki içine girenlerin çıkması imkansızdı. Daha sonra Daidalos, Minotor’u öldüren Theseus’a labirentten çıkması için yardım etti. Bu durum, Kral Minos’u öfkelendirdi ve Daidalos ile oğlu İkarus’u labirente hapsetti.
İkarus ve babası bu labirentten bir kaçış planı yapmaya karar verdi. Verdi de sonun başlangıcı mı ? Özgürlüğe dair bir plan mıydı?
Plan mimar mucidimizin dahice zekasının güzel bir örneği idi. Kuş tüylerini balmumuyla birleştirerek kendisi ve oğlu İkarus için kocaman kanatlar yapmaktı ve yaptı da.
Ama bu kanatların ustaca kullanılması gerekiyordu. Özgürlük verdiği kadar ölüm de verebilirdi.
Kanatları taktıktan sonra mucidimiz Daidalos oğlu İkarus’u uyardı;
-Oğlum, ne çok alçaktan ne de çok yüksekten uçacaksın. Çok alçaktan uçarsan deniz nemi kanatlarını ağırlaştırır, çok yüksekten uçarsan güneşin sıcaklığı balmumunu eritir diye kocaman bir uyarıda bulundu… Baba ve oğul, kanatlarını takarak labirentten uçarak kaçmayı başardılar. İlk başta her şey yolundaydı ve özgürlüğün tadını çıkarıyorlardı.
İkarus, uçmanın heyecanına kapıldı, babasının uyarılarını unuttu ve kanatlarını çırptı çırptı ve yükseğe, daha yükseğe Güneşe doğru yükselmeye başladı.
Özgürlük duygusu kanatlarının tüylerini bir arada tutan bal mumlarının erime riskini unutturdu ve babasının söyledikleri aklına geldiğinde artık çok geçti. Güneşin sıcaklığı balmumunu eritti ve tüyler teker teker düşmeye başladı, artık her şey çok geçti ve İkarus’un özgürlüğü denize çakıldı.
Hırsın ve aşırı özgüvenin esiri olan İkarus babasının nasihatlarını dinlememesin sonucu olarak özgürlük denizinde kaybolup gitti …..
Yorumlar kapalı.