
Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin olası sonuçlarını değerlendirmek için mevcut durumu, tarafların pozisyonlarını ve geçmiş müzakereleri dikkate almak gerekir. 2025 itibarıyla, özellikle Türkiye’nin arabuluculuğunda gerçekleşen ve planlanan görüşmeler, bölgesel ve küresel dinamiklerden etkilenmektedir. Aşağıda, bu görüşmelerin potansiyel sonuçlarına dair bir süreç olabilir.
-Müzakerelerin Mevcut Durumu ve Türkiye’nin Rolü
Türkiye’nin Arabuluculuğu:
Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcından bu yana (2022) arabulucu rolü üstlenmiştir. 2022’de İstanbul’da gerçekleşen görüşmeler, somut bir barış anlaşmasıyla sonuçlanmasa da tahıl koridoru anlaşması gibi önemli adımların atılmasını sağlamıştır. 2025’te de Türkiye, özellikle 15 Mayıs 2025’te İstanbul’da planlanan görüşmelerle bu rolünü sürdürmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, adil ve kalıcı bir barış için Ukrayna’nın sürece dahil edilmesi gerektiğini vurgulamış ve Türkiye’nin ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu belirtmiştir.
Müzakere Ortamına Ülkeler Nasıl Geldi;
Ukrayna, toprak bütünlüğü ve egemenliğini koruma konusunda kararlı. Zelenskiy, barış görüşmelerinde adil bir anlaşma ve güçlü güvenlik garantileri talep etmekte. NATO üyeliği tartışmalı bir konu olsa da, Ukrayna tarafsız statü karşılığında garantör ülkelerden (Türkiye dahil) güvenlik taahhüdü istemektedir.
Rusya ise Ukrayna’nın NATO’ya katılmamasını, Kırım ve ilhak edilen bölgelerin statüsünün tanınmasını ve “Nazilerden arındırma” gibi talepler öne sürmüştür. Ancak 2025’teki görüşmelerde Putin, ön koşulsuz müzakerelere açık olduğunu ifade etmektedir.
Kilit ülke Türkiye, hem Rusya hem de Ukrayna ile iyi ilişkilerini koruyarak dengeli bir yaklaşım sergilemeye devam etmektedir. Karadeniz’deki stratejik konumu ve diplomatik girişimleri, Türkiye’yi güvenilir bir arabulucu konumuna oturtmakta.
Barış görüşmelerinin sonuçları, tarafların esneklik düzeyine, uluslararası aktörlerin (özellikle ABD, AB ve Çin) müdahalesine ve sahadaki askeri duruma bağlıdır. Aşağıda farklı senaryolar değerlendirilmiştir:
a)Kısmi Ateşkes ve Güven Artırıcı Önlemler; Geçmişte (2022) İstanbul’daki görüşmelerde insani koridorlar ve tahıl ihracatı gibi sınırlı anlaşmalar sağlanmıştı. 2025’te de benzer şekilde, Karadeniz’de seyrüsefer güvenliği veya esir takası gibi güven artırıcı önlemler üzerinde uzlaşılabilir. Sonuçlarına bakarsak; Kısa vadeli çatışma yoğunluğunun azalması. Türkiye’nin Karadeniz’deki stratejik etkisinin artması. Ancak, Kırım ve Donbas gibi temel sorunlar çözülmeden kalıcı barış zor. Örnek: 12 Mayıs 2025’te başlayan 30 günlük koşulsuz ateşkes, bu tür bir geçici anlaşmanın habercisi olabilir. Türkiye, bu ateşkesi denetlemek için gözlemci rolü üstlenmeye hazır olduğunu belirtmiştir.
b) Kalıcı Barış Anlaşması: Tarafların talepleri arasında derin uçurumlar var. Ukrayna, toprak bütünlüğünü savunurken, Rusya ilhak edilen bölgeleri bırakmaya yanaşmıyor.
Sonuçlarına bakarsak ; Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçmesi ve tarafsız statü kabul etmesi karşılığında, Türkiye, ABD, İngiltere gibi ülkelerin garantörlüğünde bir güvenlik anlaşması. Rusya’nın Ukrayna’nın AB üyeliğine karşı çıkmaması, ancak Kırım ve Donbas’ın statüsünün belirsiz kalması. Türkiye’nin diplomatik prestiji ve bölgesel etkisi artar, ancak NATO ile ilişkilerde denge kurma zorunluluğu doğabilir.
Engellere bakarsak; Rusya’nın güvenilirlik sorunu (geçmiş anlaşmalara uymama tarihi) ve Ukrayna’nın halk nezdinde toprak tavizi vermesinin siyasi maliyeti.
c) Görüşmelerin Tıkanması Olasılığı; Rusya’nın sahadaki ilerleyişi (Donbas ve Harkov’daki kazanımlar) ve Ukrayna’nın Batı’dan aldığı destek, tarafları uzlaşmaz pozisyonlara itebilir. Ayrıca, ABD’nin Avrupa’yı dışlayarak Rusya ile ayrı görüşmeler yapma girişimleri (ör. Riyad görüşmeleri) süreci karmaşıklaştırabilir. Sonuçlarına bakarsak; Çatışmaların devam etmesi ve bölgesel istikrarsızlığın artması. Türkiye’nin arabuluculuk rolünün sorgulanması, ancak diplomatik girişimlere devam etmesi.
Trump’ın 2025’te göreve gelmesiyle barış görüşmeleri hızlanmış görünüyor. Trump, İstanbul görüşmelerine katılabileceğini belirtmiş ve süreci desteklemektedir. Ancak, ABD’nin Avrupa’yı dışlama eğilimi, Türkiye’nin arabuluculuk rolünü daha kritik hale getiriyor. Türkiye’de bir görüşme olacak olması, ABD’den dolayıdır. İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkeler, Ukrayna’nın güvenliği için garantör rolü üstlenmeye hazır. İngiltere, barış gücü konuşlandırmayı öneriyor. Avrupa’nın bu tutumu, Türkiye’nin pozisyonunu güçlendirebilir. Sahadaki Gelişmeler: Rusya’nın Donbas’taki ilerleyişi ve Ukrayna’nın Kursk bölgesindeki hamleleri, müzakerelerde koz olarak kullanılabilir.
Rusya’nın savaş nedeniyle ekonomik kayıpları (1.3 trilyon dolar tahmin ediliyor) ve Ukrayna’nın yeniden inşa ihtiyacı, tarafları müzakereye zorlayabilir.
-Türkiye’nin Olası Kazanımları
Başarılı bir arabuluculuk, Türkiye’nin küresel etkisini artırır ve NATO-AB ilişkilerinde elini güçlendirir. Barış, Karadeniz ticaretini canlandırabilir ve Türkiye’nin enerji merkezi olma hedefini destekleyebilir. Ancak, Rusya veya Ukrayna’nın anlaşmaya uymaması, Türkiye’nin güvenilirliğini zedeleyebilir. Ayrıca, NATO ile Rusya arasında denge kurma çabası iç politikada tartışma yaratabilir.
2025’teki Türkiye merkezli görüşmeler, özellikle 15 Mayıs İstanbul zirvesi, büyük olasılıkla bir ateşkes veya güven artırıcı önlemlerle sonuçlanabilir. Kalıcı bir barış anlaşması için daha fazla zaman ve uluslararası destek gerekecek. Türkiye, bu süreçte hem diplomatik hem de stratejik açıdan kilit bir aktör olarak öne çıkacak, ancak başarı, tarafların esnekliğine ve sahadaki gelişmelere bağlı.
Türkiye nin son dönemde dış politika lehine devam eden bir süreç var konjonktür müsait iken KKTC ile ilgili uluslararası anlamda çözme girişimlerini de arttırabilir . Hatta 4 Türk devletinin KKTC ve Türkiye aleyhinde aldıkları karara binaen tam bu süreçte bu hamle KKTC ve tc nin elini güçlendirecektir .
