• ALTIN (TL/GR)
    4.220,90
    % 0,49
  • AMERIKAN DOLARI
    39,8195
    % -0,23
  • € EURO
    46,9614
    % 0,06
  • £ POUND
    54,7072
    % -0,17
  • ¥ YUAN
    5,5585
    % -0,07
  • РУБ RUBLE
    0,5092
    % 0,16
  • BITCOIN/$
    109.586
    % -0,43
  • BIST 100
    9.948,51
    % 5,78

Elektrikli araç devrimindeki saklı tehlike: Kimsenin fark etmediği kriz yaklaşıyor!

Elektrikli araç devrimindeki saklı tehlike: Kimsenin fark etmediği kriz yaklaşıyor!

Elektrikli araçların popülaritesi son yıllarda hızla arttı ve 2024’te 17 milyonun üzerinde elektrikli araç satışı gerçekleştirildi. Bu, bir önceki yıla oranla %25’lik bir artış gösteriyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın öngörülerine göre, bu trend devam ederse, 2030 yılı itibariyle satılan her 10 otomobilden 4’ü elektrikli araç olacak.

Ancak bu hızlı değişim, lityum eksikliği gibi bir problemi de beraberinde getiriyor.

PİL SAVAŞI BAŞLIYOR

Elektrikli araç pillerinin temel bileşeni olan lityuma olan talep artarken, tedarik bu artışı karşılayamama riskiyle karşı karşıya kalıyor.

Cell Reports Sustainability dergisinde yayımlanan yeni bir çalışmada, Çin, ABD ve Avrupa’nın 2030 yılı itibarıyla lityum ihtiyaçlarını yerli kaynaklardan karşılamasının zor olacağı belirtiliyor.

Çin’deki talebin 1,3 milyon metrik tona ulaşması beklenirken, üretimin ise 1,1 milyon ton civarında kalması öngörülüyor. Avrupa’nın ihtiyacı ise 792 bin tonken, sadece 325 bin ton üretim yapabileceği belirtiliyor.

KÜRESEL REKABET KIZIŞIYOR

Dünyada tüketilen lityumun %80’inden fazlası, şu anda Avustralya, Şili ve Arjantin’den sağlanıyor.

Çin ise bu pazara hâkim konumda bulunuyor. Yeni analizlere göre, Çin’in lityum ithalatının %77 oranında artması durumunda, ABD ve Avrupa’nın ithalatlarını ciddi şekilde azaltmak zorunda kalabileceği tahmin ediliyor:

  • ABD’nin ithalatında %84’lük bir azalma bekleniyor.
  • Avrupa’nın ithalatı ise %78 düşebilir.

Bu durum, küresel tedarik savaşlarını tetikleyebilir.

SORUN KAYNAK DEĞİL, ERİŞİM

Araştırmanın ortak yazarlarından Dr. André Månberger, asıl sorunun yer altındaki rezervlerin değil, bu rezervlerin zamanında çıkarılıp işlenmesi olduğuna vurgu yapıyor:

“Tedarik zincirleriyle ilgili birçok unsur birbirine bağlı. Yani her şeyi değiştirmek o kadar kolay değil.”

Ancak umutsuzluğa yer yok. Zira çözüm arayışları hızla ilerliyor:

Lityum fiyatlarının artışı, yeni madencilik yatırımlarını teşvik edebilir. Daha verimli pil teknolojilerinin (örneğin sodyum iyon piller) gelişimiyle, lityuma olan bağımlılık da azalma gösterebilir.

Bunun yanı sıra, geri dönüşüm de önemli bir çözüm olarak öne çıkıyor. İlk nesil elektrikli araçlar 2030’larda emekliye ayrıldıklarında, pillerdeki lityum geri kazanılarak yeni üretime kazandırılabilir.

Månberger’in belirttiği gibi:

“Darboğazları tahmin etmek kolay, ancak bu durumları aşacak yenilikleri öngörmek daha zordur.” Teknoloji tarihine bakıldığında, bu tür krizlerin çoğu zaman inovasyonun tetikleyicisi olduğu görülmektedir.

YORUMLAR YAZ