İstanbul’da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden atlayarak yaşamına son veren iş insanı İlhan Arık’ın geride bıraktığı el yazısı veda notu, bir bireyin sessiz çığlığını gözler önüne serdi.
Olay, kamuoyunun hafızasına köprüde yaşanan dramatik bir intihar olarak kazınmıştı. Ancak asıl sarsıcı olan, Arık’ın arabasında bulunan o küçük kâğıda yazılmış birkaç cümleydi. Kendi el yazısıyla yazdığı notta, ruhsal olarak ne denli bir yıpranma içinde olduğu şu cümlelerle anlaşılıyordu:
“Ben artık çok yoruldum. Yeni başlamaktan, üzülmekten, kırılmaktan… Sakın beni böyle aciz tanımayın olur mu? Artık toparlayamıyorum. Herkesten çok özür diliyorum.”
Sessiz Bir Çöküşün İtirafı
Bu birkaç satır, bir iş insanının omuzlarındaki görünmez yüklerin, dışarıdan fark edilmeyen yorgunlukların, iç dünyasında yaşadığı kırılmaların ifadesi gibiydi. “Yeni başlamaktan” yorulan biri, sürekli yeniden inşa etmeye çalıştığı hayatında artık duvar örmeye mecali kalmamıştı. Bu ifade, sadece bir yorgunluk değil, aynı zamanda bir tükenmişlik hâlini anlatıyor.
“Sakın beni böyle aciz tanımayın olur mu?” cümlesi ise, İlhan Arık’ın geride kalanlara karşı duyduğu bir tür son onur savaşı gibiydi. Bu sözle, çaresizliğini değil; insan oluşunun, duygu taşımanın, kırılganlığın bir ifadesi olduğunu anlatmak istiyordu.
Geriye Sadece Cümleleri Kaldı
Sakarya doğumlu İlhan Arık, turizm sektöründe kurduğu özel ulaşım firmasıyla biliniyordu. Türkiye’nin birçok turistik noktasında faaliyet gösteren firması ve sosyal medyada binlerce takipçisi olmasına rağmen, Arık içindeki boşluğu kimseye anlatamamıştı. Veda notu, güçlü görünen insanların da sessizce kırıldığını gösteren bir belgeye dönüştü.
Ruh Sağlığına Sessiz Bir Çağrı
İlhan Arık’ın vedası, ardında sadece bir iş insanını değil; anlaşılmamış duyguları, konuşulamayan acıları ve bastırılmış yorgunlukları da bıraktı. Onun yazdığı cümleler, birçok kişi için geç kalınmış bir yardım çağrısının simgesi olarak hafızalara kazındı.